"Türkü dinlemeyen,

Şiir sevmeyen,

Kitap okumayan

Ve

Çay içmeyen birine;

Gönül vermeyin..."

...

Bir yanı yıkıp olmalı insanın

Bir yanı yarım

Gösterene hamdolsun

Varlığından haberdarım...

Bize bizden olan gerek, sevincini abartmayan,insan olduğunu unutmayan ve sevgiyi, aşkı hiçe sayıp şımarmayan

Karıncayı ezmeyen

Yüreğe basmayan

Kadere razı olup

Yaradana küsmeyen

Bir/can gerek

Yani azizim; hayatı dolu dolu yaşamak,maddeye değil de, manaya ve anlayama çalışmak demek

Gönlün sesi, ruhun dili ve sevgi üstüne kurulan bir anlayışla var olduğunu bilmek kadar huzur veren ne olabilir insana?

...

- Hediye şiir -

şehrin uğultusundan

ve

kafası karmakarışık insan yığınlarından kaçarken

alır götürür beni dinginliğine dağlar

şehrin haberi dahi yoktur

kahrının çekilmez olduğundan

kaçtığım yere koşup gelenler vardır çünkü

elimin tersiyle ittiğime dört elle sarılan

üzülmez beton

çiçekte değildir kaldırım taşları

toprağı hapsetmiş kara asfalt

dağa özenen yığma tuğla

duygusuz

duyarsız

uçuruma benzeyen balkonlar

ve

yaşıyormuş gibi yapan

huzursuz geçici kiracılar

II.

ey yolumun sonu dağlar

yalnızlıktan yorulmuş

eli böğründe meşe ağaçları

gözleri yolda

yolumu gözler

koştuğum

düştüğüm

patikalar

kokusuyla cezbeden dilber

dağların kızı reyhan

gönlümün yaban gülü

sana şiirler getirdim

kalbimin derinliklerinden

ahh

çığırdığım türküleri sessiz sessiz dinleyen yıldızlar

döndüğüme sevinip göz kırpan ay

sesinin yankısını dinleyen gece kuşu

tetikte bekleyen sak kurt uykusu

erkenci kuşlar

kuzuların yaşam dansı

yuvasına çalı çırpı toplayan leylek

çiçeklerin arasında ölümü unutan kelebek

tuzak tanımayan balıklar

suyun keyif veren ninnisi

isyankar aşık kahrı bilmeyen papatya

gülen nilüfer

ben geldim

size şiirler getirdim

alın heybemden

(Arap Kurt Şiirleri)

...

Hani diyor ya şair; " beni karıştırmayın, ben yokum"

Evet beni karıştırmayın, günahınıza sevabınıza

Ben yokum.

Ben kendi dünyamda mutluyum, huzurluyum karınca kararınca.

...

- Türküler Dolusu -

Kirazın derisinin altında kiraz

Narın içinde nar

Benim yüreğimde boylu boyunca

Memleketim var

Canıma ciğerime dek işlemiş

Canıma ciğerime

Sapına kadar.

Elma dalından uzağa düşmez

Ne yana gitsem nafile.

Memleketin hali gözümden gitmez

Bin bir yerimden bağlanmışım

Bundan ötesine aklım ermez.

Yerliyim yerli olmasına

ilmik ilmik, damar damar

Yerliyim.

Bir dilim Trabzon peyniri

Bir avuç tiftik

Bir çimdik çavdar

Bir tutam şile bezi gibi

Dişimden tırnağıma kadar

Ressamım.

Yurdumun taşından toprağından şurup gelir nakışlarım

Taşıma toprağıma toz konduranın

Alnını karışlarım

Şairim şair olmasına

Canım kurban şiirin gerçeğine hasına

içerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum

Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter

Eğri büğrü , kör topal kabulüm

Şairim

Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası

Ayak seslerinden tanırım

Ne zaman bir köy türküsü duysam

Şairliğimden utanırım

Şairim

Şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum

Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim

Onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüm

Hey hey, yine de hey hey

Salınsın türküler bir uçtan bir uca

Evelallah hepsinde varım

Onlar kadar sahici

Onlar kadar gerçek

insancasına, erkekçesine

'Bana bir bardak su' dercesine

Bir türkü söylemeden gidersem yanarım.

Ah bu türküler

Türkülerimiz

Ana sütü gibi candan

Ana sütü gibi temiz

Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla

Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.

Ah bu türküler,

Köy türküleri

Dilimizin tuzu biberi

Memleket ahvalini onlardan sor

Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen'i

Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni...

Ben türkülerden aldım haberi.

Ah bu türküler, köy türküleri

Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak

Hilesiz hurdasız, çırılçıplak

Dişisi dişi, erkeği erkek

Kaşı kaş, gözü göz, yarası yara

Bıçağı bıçak .

Ah bu türküler köy türküleri

Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi

Kiminin reyhasından geçilmez

Kimi zehir, kimi zemberek gibi.

Ah bu türküler, köy türküleri

Olgun bir karpuz gibi yarılır içim

Kan damlar ucundan, mürekkep değil

işte söz, işte ses, işte biçim:

'Uzun kavak gıcım gıcım gıcılar'

iliklerine kadar işlemiş sızı

Artık iflah olmaz kavak ağacı

Bu türkünün yüreğinde sancı var.

Ah bu türküler, köy türküleri

Ne düzeni belli, ne yazanı

Altlarında imza yok ama

içlerinde yürek var

Cennet misali sevişen

Cehennemler gibi dövüşen

Bir çocuk gibi gülüp

Mağaralar gibi inleyen

Nasıl unutur nasıl

Ömründe bir kez olsun

Halk türküsü dinleyen...

(Bedri Rahmi Eyüboğlu)

...

Ezcümle: çirkinleşen insan insanlığını unutunca, dünyayı da yaşanmaz hale getiriyor, çağın hastalığı umutsuzluk, boş vermiştik, vurdum duymazlık ve aymazlık artınca daha da hırslanıyor doyumsuzlaştıkça, bu yaşarken ölmek, cenneti cehennem etmek değil de nedir acaba?

Ah ulan Ana muhalefet! türkünün de şiirinde çayında tadını kaçırdın,kitap okumaya ne gerek var, Hz google her şeyi biliyor nasılsa...vesselam

-Arap Kurt köşe yazıları-

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.