Gün geçmiyor ki bir gündem, bir olay, bir bildiri ve dahi gülünecek şeyle karşılaşmayalım.

Ben gülüyorum ama siz gülmeyin isterseniz, kuşanın bütün bilgi birikimlerinizi ne nedir, ne değildir bir beyin jimnastiği yapın isterseniz!

Düşünmekten, sormak ve sorgulamaktan uzaklaştırılan toplumları idare etmek, yönlendirmek, yönetmek ne kadar kolay ve rahat ise, bu konforun devamı içinde malzeme gerekir.

Üst aklın aklına, dünyayı yönetenlere, uluslararası sermayenin tuzağına düşmek an meselesi olduğu gibi, oynanan oyunu görmek ve bilmek zekâ gerektirir.

Ha bir de bilerek lades diye de bir şey vardır. Sen beni kandırmadın ben sana bilerek kandım olayı ise işbirlikçilerin işidir.

Eee burası Türkiye Cumhuriyeti taşı toprağı altın, bereketli ve türlü hikmetlerle baştan sona bezenmiştir, soğuk suları, rengarenk çiçekleri, dağları ovaları ve yeraltı zenginlikleri saymakla bitmez.

Hal böyle olunca güzel yurdumun nimetlerini, şehidini, gazisini, yetimini göz ardı eden, kutsal- kıymetli ne varsa kendisi ve etrafı için çarçur eden haini, hırsızı, arsızı da gülün yanındaki diken misali yan yana bitmiştir.

Bitsin bitmesine de lakin dikenin acısı gülün kokusunu bastırınca adamın zoruna gidiyor!

Lütfen dikkat!!! Adamın zoruna gidiyor ...

Suya sabuna dokunmadan, aldığı nefese ve bu ülkede doğup İslam diniyle müşerref olmuş sade imanlı inançlı vatandaşlara yazık oluyor. Herkes bir yol tutturup giderken onlar çıkmaz bir sokağın sonunda öylece beklemek zorunda kalıyor. İnancı gereği kader deyip, çığlığını içine atıyor!

Bu tespitleri yaptıktan sonra gelelim gündeme, İstanbul sözleşmesinin iptaliyle başlayan, yapardın yapamazsın, olurdu olmazdı derken, meclis başkanın istenirse Montrö boğazlar antlaşmasından da bir imza ile çıkabilir demesiyle tartışmanın boyutu değişti,

Sonra bir gece yarısı 104 amiralin bildirisiyle curcuna başlamış oldu.

Cumhurbaşkanı "Aksi takdirde" ile başlayan kısmına vurgu yaptı,

Muhalefet bu işin siyasilerin işi olduğunu söylerken,

Konuya vakıf olanlar Montrö'nün ne olduğunu, ne olmadığını anlatma çabasına girdiler.

Kanal İstanbul'u isteyenler-istemeyen, içerdeki hainler, dışarıdaki işbirlikçiler, Montrö boğazlar anlaşmasının hayatı önemine vurgu yapan Amiraller, darbe imasında bulunmak, ayar vermek, parmak sallamak olarak görenler, derken her şey çorba oldu.

Oysa ülkenin bir işte ya menfaati vardır.'ya da yoktur, üçüncü bir yol aramak abesle iştigaldir.

Şimdi ne olacak? Ne olmayacak ki, öngörmek, fikir beyan etmek, yorum yapmak ve düşünmek istemem.

Her an her şey olabilir, olmadık anda olmadık bir olaya şahit olabiliriz.

Merkez bankası başkanının görevden alınması, buharlaşan paracıklar, ateşi düşmeyen döviz, işsizlik, eğitim, sağlık güvenlik, tarım hayvancılık, gibi hayati önemi olan içerideki devasa sorunlar varken, dışarıda ve etrafımızda devam eden savaşlar, sınır güvenliğinin olmaması, elimizden alınan bir çok insani ve İslâmî değer varken uğraştığımız işlere bakar mısınız?

Bence durup düşünmek lazım kirli siyaset ve bu tutarsız siyasiler bizlere ne katabilir?

Siyonist, emperyalist ve kapitalist sisteme elini kaptıranlar kolunu kurtarabilir mi?

104 amiralin bildirisine geri bildirim yapan asan kesen, bilen bilmeyen, onca yiğide, milyonlarca korkağa ne denir bilmiyorum.

Ülkenin cumhurbaşkanı adına konuşan ismi lazım değil zatlar (isim anmak önemsemek olur) yetkisiz devlet memuru, atanmış ve dahi cukkacı, susturulmak için ağzına kemik sıkıştırılmış bir çok dengesizin bu millete akıl veriyor olması ve toplumun geneli adına konuşuyor olması içler acısı bir durumdur.

Çok şey söylemek isterdim ama üstüme vazife olanla yetineyim, bildirinin sahipleri ve bağımsız yargı konunun muhatabıdır bu saatten sonra, kurgu ve senaryo ve dahi niyet okumak meseleyi sulandırmaktan öteye gitmez kanaatindeyim.

Ezcümle, ortada fol yok yumurta yok ama etraf civciv sesiyle çınlıyor ... vesselam…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.