İnsanoğlunun vücudunun üçte ikisi sudan oluşmaktadır diye ilkokulda bize ezberletilmişti.

İnsanoğluna bu kadar gerekli olan suyun önemini kavramak çok zordu. Benim için bir sayısal veri olarak hafızamda kalmış belikli unutmammışım.

Bu kadar önem arz eden suyun bugünkü durumuna bakacak olursak.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1992 yılında BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda aldığı bir kararla her yıl 22 Mart gününü “Dünya Su Günü” olarak kutlanmasına karar verdi.

Birleşmiş Milletler demek ki tehlikeyi 1992 yılında görmüştü.

Dünyada suyun giderek artan öneminden dolayı kutlanacak bu günde her yıl farklı bir tema üzerinden küresel olarak su kaynakların kullanımı, temiz ve ulaşılabilir içme suyuna ulaşabilme, risk altında olduğu, iklim değişikliğinin erişilebilir temiz su kaynaklarını olumsuz etkilediğine ve ilgili yaşanan sıkıntılara dikkat çekiliyor.

Dünyada dörtte üçü sularla kaplı yerkürede, dünyadaki suyun yalnız yüzde 2,5'unun temiz su olduğunu belirtiliyor.

Dünya yüzeyindeki mevcut suyun yüzde 1’den daha az bir kısmı ekosistem ve insan kullanımına elverişli tatlı su kaynaklarından oluşuyor.

Demek ki su önemli.

Su varlığına göre ülkeler sınıflandırıldığında; yılda kişi başına düşen ortalama kullanılabilir su miktarı 1.000 m3'ten az olan ülkeler "Su Fakiri", 2.000 m3'den az olan ülkeler "Su Azlığı", 8.000 - 10.000 m3'ten fazla olan ülkeler ise "Su Zengini" olarak kabul edilmektedir.

Türkiye bugün su sorunu yaşayan ülkelerden biri değil ancak böyle giderse ileriki yıllarda büyük sıkıntılar çekilecektir ve çekmek üzereyiz.

Türkiye kişi başına kullanılabilir su miktarı bakımından henüz "Su Fakiri", bir ülke olmasa da bu sıkıntıyı hızla yaşamaya başlayanda bir ülke durumundadır.

Niye olmasın sularımız musluklardan şarıl şarıl gereksiz olarak akarken.

Sıkıntı başladı diyebiliriz.

Nüfus hızla artmaktadır.

Su muslukta durduğu gibi durmuyor, akıyor akıyor hiç kapatılmadan.

Sanki herkesin kendi kesesinden akıyor.

Eğer etkili adımlar atılmazsa,

Çünkü iklim değişikliği kötüleştikçe, su kaynaklarının giderek daha kritik hale geleceği biliniyor.

İstatistik verileri, Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı 2020 yılı itibariyle bin 346 metreküp olduğunu bildiriyor ki sıkıntılı dönem başlıyor demek.

Su temel bir ihtiyaç.

Suyun korunması kadar kullanılması da çok önemlidir.

Araba yıkarsan, gereksiz tarla veya bağ sularsan, halı yıkarsan, el ve yüzünü gereğinden fazla çok suyla yıkarsan, yıkarsan yıkarsan…

Kime yeter bu su…

Ne sana nede bana nede geleceğe.

Su İnsanlığın geleceğinin de temel koşuludur.

Var olmanın ilk şartıdır.

Su yoksa doğa yok dolayısıyla sen yoksun, ben ve bizler...

Dünyada artan nüfus, küresel ısınma, kuraklık gibi nedenlerle suya talep artarken, tatlı su kaynakları her geçen yıl azalıyor.

Artan dünya nüfusu hayatı ve suyun varlığını zorlamaya başladı.

Dünya yüzeyinin dörtte üçü sularla kaplı olmasına rağmen, insan kullanımına uygun tatlı su miktarı sınırlı.

Türkiye, sanılanın aksine su zengini bir ülke değil.

Artan nüfusu ve su kullanım alanları ile Türkiye, ne yazık ki “Su Fakiri” bir ülke olma yolunda hızla ilerliyor.

Evet, ‘’Su Fakiri’’ ülkeyiz.

Bırakalım istatistikleri.

Su kaynakları, evsel, endüstriyel ve tarımsal atıklarla her geçen gün daha da kirlenmektedir.

Bizler tarafından daha çok para kazanmak uğruna, kişisel menfaatler uğruna. Anlık kazancını düşünürken gelecekte çocuğuna ve torununa bıraktığı dünyayı, yaşam alanını ve su miktarını aklına bile getirmiyor.

Varsa yoksa cebine giren parayı düşünüyor, sonradan su bulmak için cebinden çıkacak parayı düşünmüyor.

Ülke tarafında hazırlanan yasalara uyulmadığı görülmektedir.

Türkiye hızlıca su kullanımı ilgili acil karalar almalı, kurallara uymayanlara sert yasal uygumlalar yapmalıdır.

Çocuklarımız, torunlarımız ve geleceğimiz için.

Suyu, suyumuzu lütfen bilinçli ve sadece kendimizi düşünerek kullanalım.

Çünkü her şey bireysel çabayla başlar, toplumsal çabalarla sonuca ulaşılır.

Gerisi kendiliğinden gelir inanın.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.