Huzurun Sonuna Dek

Bu gece

Tuhaf bir düş kapısı

Açılacak kelimeler semtine

Elma düşecek

Yuvarlanacak üstünde yer vasıflarının

Gidecek gecenin kayıp vatanının huzuruna dek

Göçecek bir kuruntu tavanı

Göz

Göz görecek mahzun aklını bir bitkinin

Sarılacak bir sarmaşık Tanrı'yı temaşanın çevresine

Giz yok olacak

Çürüyecek zühd kökü zamanın

Karanlıklar yolunda

Şu sohbetinin kenarında

Işıldayacak;

Anlayacak bâtını aynanın

Bu gece

Mânâ gövdesini

Saracak dost esintisi.

Yok olacak şaşkınlık

Gecenin dibinde, bir böcek

Tecrübe edecek

Hürrem kısmını yalnızlığın

Sabah sözcüğünün içinde

Sabah olacak.

(Sohrâb-i Sipihri )

Aşk şiiri, ey dost

Güneşin önünde bir siyah perde

Yâr beni düşürdün onulmaz derde

Seni bekliyorum olduğum yerde

Gel, gel desem, gelir misin dost, ey dost

Sevgiye inancım ezelden beri

Bizi düşünmekten kalmadım geri

İnan kurumuyor kalbimin teri,

Bil, bil desem, bilir misin dost, ey dost

Düğünü derneği kaldırdık rafa

Vuslatı bıraktık öbür tarafa

Cennete inanır bendeki kafa

Öl, öl desem, ölür müsün dost, ey dost

Kurtoğlu vazgeçmez bu kutsal yoldan

Dikeni sıyırır tuttuğu gülden

Kader böyle ise ne gelir elden

Gül, gül desem, güler misin dost, ey dost

(Arap Kurt)

Sen Yağmadığın Anda Yalandır ska-lar-ya!

Ta dipte yarım gökyüzü, üç bin kapı çığlık!

Ta dipte bütün bir gece siz varsınız artık...

Onlar, buna bir kuşkulu sinyal diyecekler,

Ya da bir şifreli arya!

Sen yağmana bak sevgili dost, yağmana bak sen,

Sen yağmadığın anda yalandır ska-lar-ya!

Mevsim deseler, mavide mevsim süresiz yaz...

Bir yaprağı anlatmağa binlerce şiir az.

Söz var ki, basit dillere sözlüklere sığmaz!

Manaya şekil, maddeye candır ska-lar-ya!

Bir damla güneş, mahşere döndürdü bilinci;

Sıyrıldı sedef giysilerinden iki inci.

Tanrım, yediden yetmişe vermiş bu sevinci,

Bir mutlu heves, bir heyecandır ska-lar-ya!

Her gün biri başlar, birinin devri dolunca...

Hiç başka duyan var mı acep gurbeti bunca?

Her yol bu duraktan geçer akşamlar olunca;

Her bağrı yanık yolcuya handır ska-lar-ya!

Bir sırca saray, toprağı hakkın tapusundan.

Besbelli ki bir dost eli geçmiş yapısından!

Boş dönmiyecek kimse bu hacet kapısından,

Her dosta barış, düşmana kandır ska-lar-ya!

Bir sevgi yeter gönlüme, bir parça güler yüz.

Yıllarca yarım kaldı kitap, inmedi son cüz!

Hep böyle tüter ta can evimden gece gündüz;

Eşyayı saran mavi dumandır ska-lar-ya...

Dıştan, bu ömür bahçesi bir kupkuru arsa,

Her yaprağı bir cennet olur ehli açarsa.

Gel sevgili dost, topla senin burada nen varsa!

Tam meyvelerin olduğu andır ska-lar-ya.

(Bekir Sıtkı Erdoğan.)

Kuraklık

kurudu eller

henüz yağmur yağmadı

acaba neden?

yağmur meleklerine

ulaşmıyor dualar

(Arap kurt)

Buğday Başağında Sarı Tane

Hayatın elinde giz fırçasıyım,

Sırrı bilmeyenin göz sırçasıyım.

Güneşte bekleyen buz parçasıyım,

Eriye eriye dağıldım gitti.

Sevinçle umuda hep bigâneyim,

Baykuşun mekânı son viraneyim.

Buğday başağında sarı taneyim,

Batözün ağzına yığıldım gitti.

Yaşantım günahtı, ölümüm mubah,

Yıllar yılı haram oldu intibah.

Vardiya misali akşamla sabah,

Göz pınarlarımdan sağıldım gitti.

Düşmanıma sevap, dosta mekruhum,

Gemiyi batırmış sahipsiz Nuh’um.

Tenimden yaşlıdır zavallı ruhum,

Bedenim çöktükçe çoğaldım gitti.

31.10.2017-Malatya

(Mustafa Erkenekli)

Ezcümle; "Burası dünya, burada işler hep yarım kalır." Erenler

( Cahit Zarifoğlu )

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.