-bizim için herşey-
Payımıza düşünlerle yetinmek ve şükretmekle yaşanılır hala gelir bu hayat
Kaderde olanı yaşamak, nasip olanın değerini bilmek değildir midir teslimiyet
"İnsanın ancak yenilmeyi, sarsılmayı, yaralanmayı, acı çekmeyi göze alarak kazanabileceği şeyler, edinebileceği tecrübeler var.
İnsan olmaya dair birçok zenginliği bütün bu riskleri alarak ve bazen gerçekten kaybederek kazanabiliyoruz"
Yine diyeceksin ki " ne çok şey söylemişler " ve farklı anlamlar çıkaracaksın belki de!
Oysa kazancın insanlık olacağını ve eşsiz bir bağlılığın,sabrın, vefanın ve sadakatin zaferidir kast edilen.
Bitmeyen enerji, gözlere yansıyan ışık ve hüznün terbiye ettiği yürek,
Bitmeyen özlem, kavuşmayan hasrettir insanı insan yapan
Yalandan, riyadan ve ayak oyunlarından arınmış bir yaşam ve her anı kıymetlendirilen zaman değil mi bizi biz yapan ?
Söylenen her sözün bir öncesi vardır. Ve her yolun blr başlangıcı, bir de menzili olduğu gibi, amacına ulaşmayan yol yürünmemiş sayılır, vedahi engeller karşısında gösterilen caygınlık yolun yarıda bırakılması demektir. Diyor ya şair " yola ikna edilmişlerle değil, inananlarla çıkılır "
Önce inanmak, sonra güvenmek gerekir yoldaşa.
Bu yol dikenli taşlı ve yokuşlu olduğu gibi, aşkın,sevginin ve güvenin verdiği huzurla güllük gülistanlıktır.
Öyle ki sevginin yüceliği, aşkın kutsallığı ve anlamın büyüttüğü mana ile taçlandırılmış bir gönül sahip olanlar neyin ne olduğunu bilir.
Bulduğunun kıymetini bilen bir yürek, baş tacı edecek erdem, devamlılığı konusunda gösterilecek irade ve pes etmeye engel olan güven ve inancın verdiği huzurla alışmayacak zorluk yoktur.
Klasik bir söylem olacak ama çok şey söyleyenler yine söylemiş! "Yola çıktığını yolda bulduklarına değişirsen, hem yolunu hem de yoldaşını kaybedersin "
Yolu güzelleştiren yolcuların güzelliğidir, yolu yürünür hale getiren samimiyet olduğu gibi,
Ve Allah yardımcıdır yardım isteyene.
Payıma Düşen Şiir
akşam olur ayaz düşer sulara
garip gönlüm çekilir bir kenara
derdimi söylerim ahraz duvara
Sükutu hayalim dilde paslanır
geçmez oldu elimdeki üşüme
yine çöktü bir ağırlık döşüme
ne kaldı ki bu gecenin beşine
uyku bilmez şu gözlerim ıslanır
tan atarken başlar yürek sancısı
tırnağı sızlatan neyin acısı
ve yollara düşen aşk dilencisi
uslanmaz denilen gönül uslanır
ah kurtoğlu zehir kattın aşına
kala kala kaldın yalnız başına
bu şiir yazılsın mezar taşına
belki kuzucuğun gelir yaslanır
(Arap Kurt)
Herkes gibi ben de bir şeyler söyledim kıymeti harbiyesi varsa... vesselâm