#insanlar; bir aktar dükkânının raflarındaki bitkiler gibidir.

Ruhunuza iyi gelenlerde şifa bulursunuz"

Bir türlü katımız açılmadı der eskiler, insanın içindeki soğukluğa, dışarıya bir şey yansıtamama haline.

Bir başka deyişle üzerimize giyindiğimiz kat kat elbiselerin çokluğunu ifade etmişlerdir belki de, gitmeyen kışı gelmeyen yazı anlatmak için

Ve dahi huzursuzluk, stres, sıkıntı yaşama sevincinin yerini hüznün, karamsarlığın almasıdır katımızın açılmaması.

İşlerimizin rast gitmemesi, başımızın üzerinde kara bulutların dolaşıp, sağanağından

Kurtulamayışımızı anlatmak istemişlerdir kim bilir.

Yani, güneşin verdiği sıcaklıkla bir gül tomurcuğunun kat kat açılması gibi bir şey, yaz mevsimin gelişi ki, o zaman katımız açılacak ruhumuz ferahlayacak demektir.

Etrafa yaydığı koku, verdiği huzur ve bütün cazibesiyle gülmesi gibi gülün...

Bu durumlar olayın duygusal yönü, bir de değişen dünyanın, bozulan dengenin getirdiği hava olaylarındaki aşırılıktan söz edebiliriz.

Yağmurun gökten nehir boşalması gibi yağıyor olması, soğuğun etkisinin çok uzun sürüp insanın iliklerine kadar işlemesi, birçok canlının ve insanların donarak ölmesine sebep olması, Sıcağın başta bitkiler ve toprak olmak üzere kavurup çöle çevirmesi gibi.

Değişen dünya dedik ama değişmeyen insanoğlundan pek bahsetmedik.

Eğer tarihe not düşülmemiş olsa, belgeler, bilgiler olmasa, yaşadığı her olayın yaşadığı zaman dilimiyle ve kendisiyle ilgili olduğunu sanıp vah, tüh, ah, eyvah diyerek ne kadar bahtsız kadersiz olduğundan bahsettiği gibi, isyan edecek dünyaya gelişine!

40 ikindilerin değil 40 gün, 54 gün sürdüğünü bilirim yarım yüzyılı geçen yaşım itibariyle, 70’lı yıllarda yoğun yağışlar sonucunda birçok küçük ve büyükbaş hayvanın telef olduğuna şahitlik etmişliğim vardır.

Boşuna dememiş atalar, "yazın yanına sako'nu al, kışın almazsan alma" ... vesselâm

Dua 1

Senin ak alnından, gök gözlerinden

Önce dallar, sonra yapraklar öpsün.

Eğilsin yıldızlar, tutsun elinden

Gecelerden sonra şafaklar öpsün.

Aşk diyorlar en mukaddes hayale

Ve sen de düşesin o sonsuz hâle

Hazdan dudakların olsun bir lâle

Güller, karanfiller, zambaklar öpsün.

Sende kemal bulmuş renk, şekil, biçim

Yaşamanın öz suyusun bir içim

Olanca suların sağlığı için

Seni her gün göller, ırmaklar öpsün.

Kumral saçlarında nisan yağmuru

Yazın, ak yüzünden gölgenin moru

Ağzından en serin, hem de en duru

Kayalardan akan kaynaklar öpsün.

Çimenler okşasın ayaklarını

Çiçekler koklasın parmaklarını

Ben öpmeden önce yanaklarını

Varsın teller, tüller, duvaklar öpsün.

Kıskançlık çakılı kazıktır serde

Bölünsün bu rüya en tatlı yerde

Seni canlı kullar öpmesinler de

Kefenler sarılsın, topraklar öpsün.

Vur Emri(sh.70)

Abdurrahim Karakoç

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.