“Evlenmeyin erkekler, naylon kızlar çıkacak.”
Eskilerin unutulmaz sözlerinden bir tanesidir, evlilik üzerine söylenmiş. Evlilik üzerine söylenmiş sözleri çoğaltmak müm
kündür.
Sözün çıkış sebebine gelince: Atalarımız, yaşadıkları sürede her evlilikte gördükleri gelinlerin gittikçe artan istekleri ve nazlanmaları üzerine söylediklerine eminim.
Gerçekten de kendimin de belli bir yaşa gelmesi ve her düğün öncesi istenilenleri duydukça, atalarımıza hak vermemek haksızlık olur. Şimdiki genç kızlarımızın isteklerini duyunca gülmemek elde değil. Eskiler mutluluk ararken “sonradan eksiklerimizi tamamlarız” derlerken, şimdikiler ise “eksikliklerimizi tamamlayıp sonra mutlu oluruz” düsturunu yürütmekteler.
Kim haklı?
Eski evlilikleri düşününce, zamane evlilikler oyuncak oldu.
Hadi evlenelim, hadi boşanalım...
İşte bu kadar basit.
Eskiden gelinlik, gerisi kefen iken, şimdiki hep gelinlik.
Giy giy, çıkar gelinliği.
Biri olmazsa ikincisi, ikincisi olmazsa üçüncüsü... Olmazsa?
Sonra erkeklerde, kızlarda evlenmekten korkar oldu.
“Ben de boşanırsam?”
Çok eskilerden, “Kızlar çeyiz dizerdi, erkekler ev bark kurardı.” sözü, şimdilerde yeni gençlik için “Kızlar filtre dizer oldu, erkekler ev barkı krediyle kurar oldu.” dersek yalan olmaz. Çünkü şimdiki kızlarımız, güzelleşmeye çalışırken estetiklerle bir de üstüne sosyal medyada filtre ile artist olma çabasında.
Ayrıca:
“Orada yaşamam, şurayı isterim. Eşyalarım şu marka olacak. Ev isterim, elbise isterim, araba isterim, bir de şu kadar da altın isterim. Tektaşı cabası.”
Talimatı verdi erkeğe. Erkek ne yapsın? İsteklerin eldekiyle olması mümkün değil; dayan krediye ve kredi kartına.
Sonuç?
Ya başlarken ya da cicim ayı biterken dön başa...
Yapılan masraflar, çekilen krediler, kredi kartları ve üstüne üstelik avukat masrafı...
Değdi mi bu kadar eziyete?
Cevabını siz gençlere bırakıyorum.
Tehlikeler bitmiyor, hayat var oldukça.
Ama asıl tehlike ne biliyor musunuz?
Naylon kızlar yolda!
Yok, bu bir metafor değil.
Naylon kız derken naylon bebekten bahsetmiyoruz. Onlar gibi ince, narin ve nazlı kızlardan bahsediyoruz. Bildiniz; şimdiki kızlarımızdan bahsediyoruz.
Gerçekten naylon!
Dokunduğunda canı yanan, duyguları olmayan, sadece kendileri için yaşayan, karşıyı düşünmeyen naylon kızlar...
Gelelim şimdiki kızlarımıza:
Ayna karşısında ayrılamayan, selfie yapmaktan yorulmayan, kuaförlerden çıkmayan, şarjla çalışan, duygularını Bluetooth'la güncelleyen, sana üç beş kelime söyledikten sonra “Veri tabanımda bu konuda yeterli bilgi yok. Başka bir şey sor.” diyen, artistlerin yaşamlarına özenen ve onlar gibi olmaya çalışan… tipler.
Konu açılıyor, hop yapay zekâya bağlanıyorlar. Kendi fikirleri olmadan konuşuyorlar.
Tartışma büyüyor; yok ya, kendi düşünceleri, söyleyecekleri olmayınca hop, kendilerini güncellemeye gidiyorlar.
Hayat bu şekilde devam ediyor hızını kesmeden.
“Kendime geleyim, özüme döneyim.” diyen de yok, demeyen de çok.
Eskiden eş, dost, akraba; gençleri layıkıyla baş göz etmek için biriyle tanıştırır, yuva kurmaları beklenirdi. Bir kahve içer, iki sohbet eder; elektriğiniz tutarsa ikinci buluşma gelir. Olmadı mı?
Bir daha...
Bir daha yoksa, “Bu senin kısmetin değil.” diyerek başkalarını getirir tanıştırırlardı. Bu da mı olmadı? “Senin kısmetin kapalı.” der, başka gençlerin kısmetlerine bakarlardı.
Şimdi kızlarımız...
Sosyal medyada filtreli profiline bakıyorsun, sanıyorsun ki Victoria’s Secret melekleri! Oradan tanışıyorsun – daha doğrusu dürtüyorsun. Dürtüne karşılık veriyorsa, dürtmeler devam! Dürtmeler hızlandıysa buluşma vakti.
Yer ve zaman belirleniyor, buluşma vakti.
Buluşmaya gidiyorsun, bekle dur ki Victoria’s Secret meleği gelecek...
Gele gele Victoria’s Secret’in çakma, etekle mahalleye inmiş hâli! Karşında bambaşka biri.
Bırak dış görüntüsünü, ses tonu bile yapay.
Ne olacak şimdi?
Konu aşk mı?
Kardeşim bu ne?
Kalp mi?
USB bellek mi?
Sen filtrelenmiş kızı sevmişindir.
Sonra gel hadi evlen...
Evlenmek?
Aman diyeyim!
Sabah kahvaltını hazırlamış, kahvaltıda gözlerinin içine bakarak “Menemen soğumadan ye hayatım.” diyen kadınların yerini;
“Menemen nedir? Karışık mı, sade mi? Tarif için linke tıklayınız.” diyen naylon kızlar alacak.
Bir de alışveriş konusu var.
Eskiden kadınlar pazarda domatesin iyisini ve ucuzunu seçerdi.
Şimdi online alışverişte, fiyatına bakmadan artırılmış fiyatlarla ve gerçeklikle çeyiz diziyorlar.
Fakat gerçeklik yok.
Her şey naylon!
Fatura bile naylon!
Duygu naylon, sevgi naylon, hatta bazılarının kimliği bile naylon: dijital kimlik, dijital benlik!
Gerçek hayatla bağı kopmuş.
Hayatı bir naylon ipe bağlı, düştü düşecek; haberi yok.
Gün gelecek, teknoloji daha da gelişince, eşini “sepete ekle” deyip “kapıda ödeme” ile hayatına sokacaksın.
Sonra da evlilik...
Sanal evlilik ya da naylon evlilik!
Evlilik yıldönümünde sana Wi-Fi şifresini hediye edecek.
Sıkıldın mı?
Bir daha eşini “sepete ekle” deyip “kapıda ödeme” ile hayatına sokacaksın.
Sevdiğini Google’a yazarsan öğrenebileceğin bir dünyada, aşka ne gerek var?
Velhasılkelam:
Evlenmeyin erkekler!
Evlenen bin pişman, evlenmeyen bir pişman.
Çünkü artık karşınıza çıkanlar kız değil; ısıya duyarlı naylonlar, yapay zekâya bağlı konuşan hologramlar!
Kalbi atmaz, pili tez biter.
Ve hatırlatırım:
Naylon, er ya da geç erir.
Ama gerçek sevgi, zamanla pişer.
EVLENMEYİN ERKEKLER, NAYLON KIZLAR ÇIKACAK
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.