Hayatın bir kenarında sessizce otururken, ellerimi açıp Allah’tan çiçek istedim.
Gönlüm bahar kokusu, renk, umut arıyordu.
Gönlüm, kışın yorgunluğunu üstünden atmak, içini ısıtacak bir şeyle yeniden canlanmak istiyordu.
Dünyanın griliğinden kurtulup biraz pembeye, biraz sarıya, biraz da mora sığınmak istiyordum.
Güzellikler istedim, huzur istedim, tebessüm istedim.
İçimden geçen tek şey, bir pencere kenarında beliren bir goncanın bana “Her şey yoluna girecek.” demesiydi.
Ama sonra bir şey oldu.
Gökyüzü karardı.
İçimdeki o minik umutlar, sanki o anda bulutların arasına sıkışıp kaldı.
Bulutlar toplandı.
Gri büyüdü, ışık kayboldu.
Rüzgâr savurdu umutlarımı.
Sanki içimde ne varsa alıp götürdü; dağınık, darmadağın.
Ve yağmur başladı...
Kendi kendime söylendim belki.
“Ben çiçek istemiştim, bu ne şimdi?” dedim.
Sitem ettim, anlamadım.
Islanan saçlarımla, üşüyen parmaklarımla, yüreğim burkulmuş hâlde durdum.
Çamur oldu yollar, geçemedim.
Ayaklarım ağırlaştı, yönümü bulamadım.
Üşüdüm, ıslandım.
Oysa sadece bir gül istemiştim.
Kırmızı, kokulu, küçük bir teselli...
Belki pencere kenarında, belki bir başucumda.
Ama sonra...
Toprak koktu bir sabah.
O bildik, unutulmaz toprak kokusu...
O koku ki, bir başlangıcın habercisi, bir doğumun fısıltısı gibi.
Ve işte oradaydı: Filiz.
Sessizce, usulca, sabırla...
Ne bağıra çağıra geldi ne de acele etti.
Ben farkında olmadan büyümüş.
Ben başka şeylere dalmışken o, kök salmış.
Anladım ki...
Dua bir arzudur; cevap ise bir terbiye.
Her dua hemen kabul edilmez; çünkü bazen kabul, bizi olgunlaştıracak bir süreçle gelir.
Allah bazen dilediğimizi hemen vermez; çünkü çiçekler yağmursuz açmaz.
Toprak susuzken çiçek açmaz; güneş tek başına yetmez.
Bazen önce gök gürler, içimiz sarsılır, yollar kapanır; çünkü kalbimiz çiçeğe hazır değildir.
Kalbimiz kurudur belki, belki taş gibidir hâlâ.
Ve Allah, her şeyden önce kalbimizi yeşertir.
Çünkü çiçeği tutacak elin, onu görecek gözün, kokusunu hissedecek ruhun hazırlanması gerekir.
Yani mesele sadece çiçek değilmiş; mesele, onu hak edecek hâle gelebilmekmiş.
Şimdi geriye dönüp baktığımda, o yağmura razıyım.
Çünkü o yağmur sadece toprağı değil, beni de suladı.
Beni de yumuşattı.
Kök saldım, büyüdüm, öğrendim.
Bir dua ettim, kendimi buldum.
Bir sitem ettim, sabrı öğrendim.
Allah’tan çiçek istedim...
Ve O bana yağmur verdi.
Şimdi biliyorum:
En güzel dualar biraz ıslaktır.
Ve en güzel çiçekler, gözyaşlarıyla sulanır bazen.
Bazen dua ettiğimiz şey değil; onun filizleneceği toprak gelir önce.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.