#haiku
rüzgar değmeden
meyvesi kırar dalı
kime ne desem
...
Dalın görevidir tutmak, meyveye kalır olgunlaşmak için tutunmak! Böyle böyle büyür gelişir meyveler, dal kaldıramaz olur bu yükü, kaderidir kırılmak.
Yoldaşım da yorulmuş
Bilmem neye darılmış
Söyle bende bileyim
Ne kadar yol alınmış
Dal kırılır ama vazgeçmez tutmaktan, oysa vakti gelince meyvesi vazgeçer ondan.
Meyve diyebilir ben değilim sebep, şu sert esen rüzgar yok mu rüzgar, işte o dur suçlu veya yüklenmeseydi onca yükü bana ne,yoktur benim fitratımda ihanet.
Zaman işte zaman vakit doldu nihayet.
Ben yapmadım o yaptı demek ne kadar kolay değil mi?
öyle ki insanoğluna yaşamak için bir şey gerekmiş.Bu şeyler yaşamdan kopardığı gibi yaşama bağlayarak da tutunmasına vesile olurmuş insanın
Tutunmak sözlükte ;
Tutup bırakmamak, dayanmak, sarılmak veya asılmak
Aynı yerde ve durumda kalmak, direnmek, dayanmak.
Kendini kabul ettirmek, kendine bir yer sağlamak. Olarak tarif edilir
Mesele şu ki
Şu var ki
Aslında
Hakikaten
Gerçek apaçık ortada iken
Her fırsatı imha eder bir bahane
Kırlangıçların tükürüğü ile tutturduğu çamur
Kendisi yapışıp kalmıyor, tutunmuyor orada
Veya uçağın marifeti değildir asılı kalıp uçmak havada, hava boşluğuna düştüğünde başlıyor
Tutunmak ile tutunamamak arasındaki kargaşa.
İnsan insana ne kadar tutunabilir ölümlü olduğunu bile bile
Ne kadar bağlı kalabilir gün gelip terk edileceğini düşüne düşüne
İnsanı insana bağlayan sadakattir güvendir
Erdemdir, duruş ve nefis doygunluğudur.
Dünyayı yaşanmaz hale getiren ve kötülüklerin başlıca sebebi insandır. Yoksa neden şikayet edip, neden cankndsm bezgin hale geldim ki?
Bir kuş gibi
Bir köpek gibi
Bir tavlan gibi mutlu mesut niye yaşamasın ki
Hoş onlara da eziyet insan tarafından yapılıyor ya!
Hep söylerim âmâ urgan ustasının ördüğü sicimle mi
Yoksa pamuk ipliliğine bağlı gayımlıkla mı bağlanılır hayata?
Ben âmâ urgan ustasına güvenirim, bilirim onun liyakatini sağlamlığını kimse güvenmese de ben güvenirim gözlerine, ben inanırım doksan dokuz tespihe aşina ellerine
Bu da bir şeydir
Tutup kaldırmak adına marifeti
Öyleyse şey nedir?
elle tutulabilen cansız varlık, nesne, madde, eşya.
Şey, felsefi bir kavramdır. Mistik İslam öğretisindeki sonsuzluk ve vahdet-i vücud kavramlarını bünyesinde barındırmaktadır. Bir anlatıya göre şey aslında hiçbir şeydir, hiçbir şey olduğu için de her şeydir. Hiçlik kavramıyla arasında gizli bir bağıntı vardır. (Vikipedi)
Böyle diyor sözlük
Üstad Dücane Cündioğlu ise
- şey bir görünüş.
- o halde özü de olmalı.
- niçin?
- hiçbir şey göründüğü ‘kadar’ değildir çünkü.
Diyor
Sonra diyorum ki Arap Kurt kime ne anlatıyorsun hepsi palavradır palavra inanan olmayınca! herkes putuyla mutlu,
Tanrılar çoğalıyor devir değiştikçe. Bu da bir tutunmak değil mi?
Yaşamak için inanmak yalana gerçeğe, bizim konumumuz tutunmak olmalı hakikate aşka sevgiye, vicdana ve merhamete
Hayatta kalmak için değil, hayat bulmak olarak baktığımızda ancak tutunmuş oluruz gerçeğe
Üstad ismet özelin dediği gibi
"Ne derler acaba" diye kahrolası bir put vardır. - İ
Bu putu kırmak yürek ister, yürek yoksa çok şey diyen olur elbette
İşte o zaman yetim kalır mana, baş tacı oluverir madde
Ve el alem mahkemesi kurulur her kafadan bir şey, her düşüncede bir hırs, her insanda bir nefis vardır ipini çekecek kendi menfaatine göre.
Seni sana bırakmaz kimse kimsesizlerin kimsesidir sözde! ve karekter satar ne kadar övünülecek şey varsa toplamıştır üstüne
Ağadır, paşadır adamdır her şekilde !
Kötüleyerek güzelleşir, yermek suretiyle yüceler, suçlar ki masumlaşsın
İşe yarasın bari dahil olup dedikoduya
Tutunmakta neymiş, iyiye güzele insanlığa
Koparmaktan başka ne biliriz
Hayattan koparmak bizim işimiz !
Sabah olur yazı biter, bir ses çağırır beni hakikate....vesselam