“Sesimi duyan var mı?” 17 Ağustos depremi ile haber bültenlerinde duymaya başladığımız bu seslerden sonra her seferinde bu depremin son olmasını diledik millet olarak ancak Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da bu hafta yaşadığımız felaketler, ülkemizdeki deprem gerçeğini tekrar hatırlattı bize.

Türkiye’de deprem tarihi incelendiğinde uzun bir liste karşımıza çıkar: Sadece 2000 yılından 2022 senesinin sonuna kadar Türkiye ve yakın çevresinde Kandilli Rasathanesinin verilerine göre toplamda 300.000’den fazla deprem olmuştur. Elâzığ, Malatya ve İzmir’de depremin acı gerçekleri ile yüzleştiğimiz 2020 yılında coğrafyamızda toplamda 31970 deprem gerçekleşmiştir, öyle ki 2020 yılında günlük ortalama olarak 87 deprem meydana gelmiştir.

Deprem, halk arasında zelzele olarak da adlandırılır. Osmanlı’da “hareket-i arz” olarak bilinen depreme Türkiye cumhuriyetlerinde “yer kımılaşması” ismi de verilir. Bilimsel olarak depremin tanımı, beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmaların yer kabuğunda oluşturduğu hareketlenmedir. Bu depremleri ve depremlerin meydana getirdiği olayları inceleyen bilim dalına sismoloji denir ve depremler sismograf ismi verilen aletler ile ölçülerek kaydedilir. Depremin büyüklüğü Richter ölçeğiyle belirlenir, Charles Richter tarafından geliştirildiği için bu şekilde isimlendirilen ölçek depremlerin büyüklüğünün belirlenmesini sağlayan kullanışlı bir araçtır. Richter ölçeği logaritmik bir fonksiyona dayalı olarak hesaplanır yani Richter ölçeği üzerindeki sayılar üssel olarak büyürler. Örneğin Richter ölçeğinde 6 olarak hesaplanan bir deprem ile 7 olarak hesaplanan bir deprem arasında 1 kat değil 10 kat fark bulunur. Depremin büyüklüğü kadar meydana geldiği noktanın derinliği de yıkım kuvveti üzerinde etkilidir, bu sebepten yeryüzüne yakın noktalarda gerçekleşen depremler daha çok hasara neden olmaktadır.

Türkiye de bir deprem coğrafyasıdır ve bizler de bu gerçekle yaşamak zorundayız. Deprem bir doğa olayıdır ve olmasının önüne geçmek mümkün değildir, bu sebeple depreme karşı önlemler alınmalı ve zararlar en aza indirilmeye çalışılmalıdır. Deprem öncesi alınabilecek kişisel önlemler nelerdir sorusuna ise şu cevapları verebiliriz: Deprem öncesi evlerimizde “tehlike avı” yapmamız gerekir. Bu tehlike avı süresince evdeki devrilebilecek, yıkılabilecek eşyalar belirlenmeli bunlara gerekli önlemler alınmalıdır. Devrilerek çıkışları kapatma ihtimali olan eşyaların yerleri değiştirilmeli; dolap, kütüphane, kitaplık gibi eşyalar duvara sabitlenmeli, özellikle tabak, bardak gibi kolaylıkla kırılabilecek eşyaların bulunduğu mutfak dolaplarının kapakları eğim ile açılmayacak şekilde seçilmelidir. Evdeki doğalgaz, su vanaları, elektrik panelleri ve sigortaları gibi önemli noktaların yerleri bilinmesi de bina terk edilirken zaman ve imkân varsa kapatılması adına önemlidir. Ayrıca apartmanımızdaki acil çıkış merdivenlerinin kullanıma hazır durumda olması bina sakinleri açısından önem arz etmektedir. Bununla birlikte evlerimizde büyük, orta ve küçük ölçekte deprem çantaları hazır tutulmalıdır. Bu çantaların içerisinde su, kuru ve dayanıklı gıdalar, termal battaniye, düdük, radyo, el feneri, pil gibi temel ekipmanların yanı sıra bir miktar para, önemli belgelerin fotokopileri (kimlik, varsa engelli bireylerle ilgili belgeler gibi) önemli evraklar da bulunmalıdır. Yine bununla birlikte deprem çantası içerisinde mevsime uygun kıyafetler konulmalıdır. Ayrıca deprem çantası içerisinde bir ilk yardım seti bulunması da oldukça önemlidir. Yine afet sonrası ailenin geri kalan üyeleri ile nerede buluşulacağını belirlemek önemlidir, bunun için e-Devlet Kapısı üzerinden evinize en yakın “Acil Durum Toplanma Alanı” noktasına bakılabilir.

Deprem anında çök-kapan-tutun uygulamasının yapılması koruyuculuk sağlaması açısından önemlidir. Sarsıntı sırasında kırılmayacak bir nesnenin yanında, bir elinizle nesneyi tutup diğer elinizle boyun ve ense bölgenizi kapatacak şekilde eğilerek vücut ölçülerini küçültmek, üzerimize daha az maddenin isabet etmesini sağlayacağı için önemlidir. Afet sonrasında, eğer imkânımız varsa afet çantasını ve gerekli şeyleri aldıktan sonra asansör kullanmadan binayı terk etmemiz gerekir. Ailemize, komşularımıza ve sevdiklerimize yardım edebilmek için öncelikle kendi sağlığımızdan ve kendi emniyetimizi aldığımızdan emin olmamız gerekir, kendimizin sağlıklı olmaması durumunda kimseye bir faydamızın olmayacağı unutulmamalıdır. Her depremin küçük veya büyük artçı sarsıntıları olacağı için bunlara karşı tedbir alıp evlere girmekten uzak durulmalıdır. Yıkım olması ihtimali göz önünde bulundurularak telefon hatlarını meşgul etmemek adına kısa çağrılar yapılmalı hatta bunların yerine kısa mesaj servisleri tercih edilmelidir. Yine afet öncesinde farklı ilde yaşayan birisini belirleyerek afet sonrasında bu kişiye haber vereceğimizi başka şehirlerde yaşayan sevdiklerinize aktarmanız herkesin o kişiden bilgi almasını, bu sayede sizin de afet bölgesinde daha az telefonla konuşmanızı sağlar. Ambulans, polis ve acil durum araçlarının daha rahat hareket edebilmesi adına trafiği gereksiz kullanmamak da önemlidir. Sonraki çalışmalar sırasında da arama kurtarma alanında uzman kişilerin talimatlarına uymak ve onlara istedikleri ölçüde yardımcı olmak önemlidir. Yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmeye gitmişken yardıma muhtaç duruma düşmemek gerekir.

Büyük depremler yaşamış bir millet olarak Allah bir daha bu coğrafyaya böyle acılar ve tecrübeler yaşatmasın.

Millet olarak çok zor günlerden geçiyoruz, depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

NİHAT HALUK UĞRAŞ

ALACA HALK EĞİTİMİ MERKEZİ

KURUM MÜDÜRÜ

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.