Kasım’a sitem

Bu nasıl yaşamaktır erenler, var mı bileniniz?

Aldıklarımızdan çok değil mi verdiklerimiz?

Bir yaprak ömrüyle kıyaslanır oldu sevgiler.

Aylardan kasım, kalakaldım bir ağaç gibi yapayalnız.

(Arap Kurt)

....

Yalnızca, ilerdeki bir hedef için yaşamak, sığ bir şeydir. Yaşamı dağın tepesi değil, eğimleri ayakta tutar. Her şeyin büyüdüğü yerdir burası.

(Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı, Robert M. Pirsig)

Sosyal medya paylaşımlarında denk geldiğim bir şaka var: Antik felsefe “Ben kimim?” sorusuyla başladı, insanların yaygın kişilik sorunu yaşadığı toplumlarda ise soru, “Sen de kimsin?”

Aslında, soranın maksadına ve sizinle olan ilişkisinin derinliğine göre bu da çok değerli bir soru olabilirdi, ancak her okuyanın anladığı üzere, bu soru “Kaç paralık adamsın?” ya da “Makamın mansıbın nedir, önemli biri misin, önemli birinin mi yakınısın?” demeye getirir.

Başarı, zamanımızın efsunlu kelimelerinden birisi, herkes onu istiyor, onsuz bir hayatın boşa yaşanmış bir hayat olduğunda nedense hemfikiriz. Başarılı insanları alkışlıyoruz, sahip oldukları güç ve şöhret onlar kadar bizim de başımızı döndürüyor. İyi ama maddi dünyada çok kazanmış ve daha ‘başarılı’ insanların hayatları, neden maddi dünyada ‘başarısız’ ama manevi/ruhsal dünyada çok şeyler yapmış insanlardan daha değerli olsun ki? Niye bir şirketin ‘Ceo’su, insanlık için canla başla çalışan bir kimseden daha değerli olsun?

Bir ‘başarı pornografisi’dir gidiyor. Okullar, puanlar, rütbeler. Çalışmak iyidir ama ondan daha iyi olan şey insanlığın hayrına çalışmaktır. Sizin ulaştığınız şeyi başkasına ne kadar dağıtabildiğinizdir. Bir başka insanda öyküneceğimiz şey, önce onun ahlâk ve fazileti olmalı. Her vasıtayı meşru görerek başaranlar güruhuna ve modern toplumun ‘başarı mahkûmu’ insanlarına şu soruyu yöneltmek gerekiyor: “Kazanırken neyi kaybettin?”

.....

‘Fare yarışını kazanmanın sorunu şu, hâlâ bir faresin’ demişti nüktedan birisi. Fare yarışlarında bitiş çizgisi yoktur. Bugünün pek çok başarılı faresi ‘zehirli başarı sendromu’nun bedelini hayatlarındaki bir nitelik düşüşüyle ödüyor. Pek çok insan başarıyı günümüzde mutlulukla özdeşleştiriyor. Bir insan için ‘başarılı’ dediğimizde, sanki aynı anda ‘mutlu’ da demiş oluyoruz. Oysa durum bu kadar basit değil, başarı hırsı çoğu zaman hayatları söndürüyor, onları cansız ve ruhsuz bırakıyor. ‘Her şeyi yapabilirsin’ propagandasına mütemadiyen maruz bırakıldığımız bir kültürde, başarının bizi özgürleştireceğini sanıyoruz.

Bir başka efsane de başarıyla ‘mutlu son’a ulaşacağımız ve o noktadan sonra, arzularımızın dineceği düşüncesi. Oysa ne hırslar bitiyor ne de başarı arzusunun bir sonu geliyor. Bu yolda kendini yitirmiş ruhlar, kendi özlerine yabancılaşmış bir halde, ‘kendi zaferlerinin mahkûmu’ haline geliyor ve hayatta tek bir role sıkışıp kalıyor. Kazananlar kaybedenleri umursamadıkları gibi, ‘kazanma eşiği’ de giderek yükseliyor ve daima yeni başarılar isteniyor.

(Kemal Sayar )

Fikirturu.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.