Yol ve yolcu, bu yola koyulmuş yolcunun hikâyesi, insanoğlu gözünü açar açmaz kendini bir yolda yolcu olarak bulur. Yürünmedik yol olmadığı gibi, bitmeyen yolda yoktur. Bu kesin kanaate nereden varıyoruz? Bizden önce bu dünyaya gelmiş, bir ömür tüketmiş, çeşitli imtihanlardan geçmiş yolcuların hikayelerinden bu sonuç çıkmaktadır. Bizi bilen, bilerek yaratan Rabbimizden,Kutsal kitaplarda bahsi geçen kıssalardan, Tarih denilen yaşanmış zamandan, kavimler, kültürler ve bu yolculuk esnasında uğranılan duraklar vb şeyler bize bizden önce neler olduğunu ve bizim akıbetimizin ne olacağını kaza - kader ekseni etrafında az çok bilgi verir. Aslında insanı okuyan, duyan biraz düşünen ve gören herkes bu gerçeklerin farkındadır, Geleceği bilmemekle birlikte geçmişten ana fikir çıkarıp, hatta tedbiri alıp takdiri Allah'a bırakarak bu yolda yürümeye devam ederiz. Ama insan hep uçurumun kenarında yürür, yolu güle gülistana uğramaz mı? Elbette uğrar.

Hep karamsar ve hüzünlü mü olur ademoğlu?

Tabi ki hayır, lakin fıtratı icabı hatırda kötü günler kalır ve her defasında hatırlanır...

Dedikten sonra bir günün hikayesini ve kat edilen yolu anlatmak istiyorum.

Düşünmek üstüne düşünen ve dahi yerden çok gökyüzüyle yüzleşen biri olarak, gece ikiye bölünüp diğer güne geçmesinden üç saat sonra uykuya sığındım, takriben dört saat sonra uyandım, bazı günlerde iki, bilemediniz üç saatlik bir zaman diliminde her şey olup bitiyor, geceyi yırtan bir mızrak gibi bin bir umutla doğuyor güneş, ama ne muhteşem doğum o öyle...anlayana mucize, anlamayana hiç bir şey.

Yeni bir gün, yeniden dünyaya gelme, yarı ölüm uykudan uyanmak gibisi var mı ölümlüler için,

Gün doğmadan önce öten horoz, uçan kuşlar irkilen ağaç, sızlayan su, börtü böcek bütün mahlukat bu sevinci yaşamaktadır.

Bu arada insanı unutmamak lazım, bütün bunlar onun içinde geçerlidir. Neden? Çünkü baş rol onundur, önce kendini görür düşünür, açlığını giderip daha fazlasını kaldıramayınca diğer canlıları düşünür.

Neyse, o mevzu derin mevzu, bırakalım biraz daha düşünsün, bir güne ne sığdırıp nasıl bir saltanat süreceğini

Oysa, "burası dünya, burada işler hep yarım kalır "

Güne güzel başlayıp, güzel devam etmek umuduyla uyandım, yaşamımı idame ettirmek için bir çok iş, güç, uğraştan sonra, günbatımına yakın çok değil 20 km lik bir kısa yolculuğa çıktım, ilk kilometrede bir yağmur sağanağına tutuldum, önümde gün batmak üzere, güneş son ışıklarıyla çoktan ebem kuşağını dokumuştu tezgahında, yan tarafta. Ben son sürat arabamı sürüyorum güneşin battığı yere, göğü kızıla boyayışını resmedecek, seyredeceğim doya doya, ve dağın arkasındaki sevgiliye olan özlemle...

İki yada üç kilometre sonra her şey kayboldu öfkesi dindi göğün, bulutlar döktü gözyaşlarını, önüm açıldı birden yol güzelleşti, sıkıntılı stresli ortam bitmiş, huzurla karşılaşmıştım aniden, dedim ki sonra, huzurla hızır kardeş galiba, değişik duygulara daldı gönlüm, gönül bu laf anlamaz, söz dinlemez deli mi deli...

Sonra söğütlere sordum, üzülüp üzülmediğini bu vedalara, çünkü her gün güneşi onlar uğurluyordu aynı yerde, söğüt ne kadar uzağa gidebilir ki kökleriyle?

Ne gelirdi ellerinden, arkasından bakmak ve el saklamaktan başka,

Tesellisi dokunmak olmalıydı söğüdün güneşin sıcak elleriyle, yoksa çekilir çile değildir bu çile...

Düz bir yoldan sonra kıvrım kıvrım bükülmeye başladı yol, menzil yüksek bir yer idi, neticede vardım yolun bittiği yere.

Az gittim, uz gittim.Dere tepe düz gittim.

Ve hiç bir yere gidemeden kendime döndüm böylece.

Ve ben şairim, âmâ urgan ustasının ördüğü urganla tutunmuşum hayata...

Ve ben şairim ne yollardan geçtim, nice insanlar çıktı karşıma

Ve ben şairim, bir günlük yol, bir hikâyenin kahramanıyım kendimce...

İster az yaşasın,ister çok, ister köle olsun, isterse kral, zengin ya da fakir, herkesin hikayesi aynıdır, renkli ve mat olarak ikiye ayrılır sadece, gelin görün ki, her iki renkte aynı tabloya aittir sonuçta.

Eğer ömür bir günlük saltanat ise, sırrı, gizemi, cazibesi hikâyesindedir...Ezcümle

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.