Zamanlaşmalar nesnelere farklılıklar içerseler de aslında canlık da dahil hemen hemen her şeyin göğüslenmesine dair bir ilk adımı vardır. Nasıl ki evren dünyayı göğüslemiş ise. Canlılıkta insanı göğüslerken; insanda ilk adımıyla hayatı, yaşamayı ve bu uğur da ortaya çıkan iyi, kötü hemen hem en her şeyi göğüslemiştir . İşte buna insanlığın kendisine en geçerli tutarlı yararlılığı denir. Şu hayatta istisnalar da vardır. İşte bu makalem de, tutarlı ancak hedeflenen yararın sağlanamadığı bir ilk adımın hikayesini yani…

Yıl 1973 Alaca'dan Amerika'ya İLK adımı atan ve o tarihte 22 yaşında ki ÇÖPLÜ Köyünden YUSUF Çopur'un hikayesini netleştirici olarak betimle meye çalışıyorum.

•••Yani bu geçmişin anı ve anlatısını sunuyorum işte: Çorum'dan bilmem de ilçemiz olan Alaca'dan Amerika Birleşik Devletleri'ne o zamanki Almanya'nın en büyük ve liman kenti olan Hamburg Limanından 18 Temmuz 1973 Çarşamba günü hareket eden Alman bandıralı Deniz Taşımacılık Şirketine ait bir kruvazör - TRANSATLANTİK yolcu ve kargo taşıyan; o zamanın en lüks ve en büyük gemilerden birisin de çalışan olarak 7 Ağustos 1973'de öğleyin ulaştığı Amerika Birleşik Devletlerinin - NEW YORK City'e ulaşarak 6 saatliğine durdukları vapur iskelesinden çıkıp rıhtım sahil yolunu lambalardan karşıya geçerek. Rıhtıma, İskeleye en yakın cadde Times Sugure ( Tayms skûr) yani Zamalar Meydanı Caddesi olan, O meşhur 42. Cadde den. Yani :New Yorkun başlangıç ve ilk kuruluş merkezi olan adasal özellikli bölgesi olan MANHATTAN ( Menhettın)

Bölgesinin Batı ve Doğu yakasının Merkezine en yakın ancak !! Yukarı Batı yakasının ilk adım başlangıcı

konumundaki bu caddeden içe doğru Amerikanın, gökdelenlerin hatta dünyanın kalbi sayılacak kadar ticari, finans ve Birleşmiş Milletler Merkezi, daha nice merkezi özellikleri taşımasıyla pek ünlü geçmiş ve geçerlilikleriyle abideleştirilen, markalaştırılan, sembolleştirilen, üst meziyetlerle manalandırılmış lığın seçkinleştirilmiş muhteşem geçerliliğiyle dünyaca ünlü, gezilmek, görülmek istenen.

O meşhur ve muntazam gelişmiş ve geçerliğin ifadesi O MANHATTAN Bölgesinin hem de Beyoğlu'na, Taksimine, Karaköy'üne adımlar atarak yemiş, içmiş, gezmiş, dolaşmış.

Saatinde de gemiye gitmeyi ihmal etmemiştir. Hem de çakır olduğu halde. Hatta rastladığı bir Türk gel gitme seni göçmen bürosuna götüreyim dediği halde yok olmaz ayıp olur, delikanlılığa yakışmaz. Daha ilk seferde adam satılmaz demiş. Amerika'yı görünce, o gök delenleri falan, temiz,

disiplin ve insanlarında centilmenlik ve delikanlılık, cana yakınlık ve cömertlik görmüş; kendisine bira ısmarlamışlar.. Amerika'yı bu kadar sevmiş olmasına rağmen gene de

gemiye ve çoğunluğu Giresunlu arkadaşlara ayıp olur demiş. İşte o zamanın Alacasının Çöplü Köyünden ilk

kez Amerika ya adım attığında daha 22 yaşındaki Namı değer Hallôcanın Yusuf tur yani Yusuf Çopurdur.

•••Zaten Giresunlu tayfa arkadaşları söylemiş ki Yusuf helal olsun sana. Zamanı gelince biz seni kendimizden ayırmayız. Hele biraz para biriktirelim o iş kolay demişler de gel gelelim ki maalesef takvim 21 Eylül 1973 günlerden cumayı, vakit ikindiyi gösterirken Yusuf'un Transatlantik gemisi İstanbul'da Tophane Rıhtımına demirliyor. Karaya çıkışta polis pasaport kontrolünde Yusuf Çopur tutuklanıyor. Niye ? Çünkü Yusuf Çopur'a sen kaçaksın. Hani senin Türkiye'den çıkışın yok.

Nereden, nasıl çıktın ? Bakalım söyleyesin derler. Yusuf açıklama yapar : Evet, ben 24 Mayıs 1973 tarihinde

İstanbul'dan Bosfor Turizm otobüsüyle Almanya Münih'e, oradan da tren ile liman şehri Hamburg'a gittim.

Orada limanda işe, gemiye turist girip de çalışamıyormuş. Tanıştığım bir bayana ve onun bulduğu aracıyla 1500'ü

peşin 1500'de sonra ya 3000 Mark'a anlaştım. Tüm işimi hallettikleri esnada pasaportumun Türkiye'den çıkışımı da yanlışlıkla sildirmişler.

İnanın memur beyler; siz bana bazı yakıştırmalar yapsanız da ben sadece ekmeğimin peşindeyim, inanın bu ilk seferim Amerika'da bile kalmadım ki; işime hemen hile katmayım

diye. Polisler, komiserim garibanın birine hem de böyle bir lüks gemi denk gelip fıstık gibi bir iş bulmuş. Yazıktır,

günahtır mahrum olmasın, istikbali zevale uğramasın bırak gitsin demelerine rağmen gene de komiser bırakmamış......İşte parasızlık her yerde kötü. Alıp 2. Şubenin yabancılar bölümüne atmışlar. Cumartesi, pazar bekletip. Pazartesi ifade alıp 2 ay sonrasına diye serbest bırakmışlar amma. Çöplülü Yusuf çopurun transatlantiği çoktaan gitmişti.

••• Özellikle hemen hemen her alan da aşama aşama

hayatının tüm trenlerini kaçıran bu şanssızlık anlam bütünlüğünün ta kendisi olan bu insanın diğerlerinden

farkı bu işte !! Hayatının transatlantiğini bile kaçırtmışlardır. Neler, neler, Hep kaybetmişlik anıtı gibi. Alemce ancak kaldığı İzmir, İstanbul, Ankara ve diğer yerlerde sefaletlerin merkezlerindeki yaşantılarının peşinden gidişlerinin yorgun kader, kısmet ve şans cimrileşmelerine karşı !! Gayet cömert

ve paylaşımcı olan O Sosyal YUSUF Çopur, tıpkı Fransız İhtilalinin yoksullar ordusunun bir neferice gibi eşitlik, özgürlük, adalet rüyaları hep gördü desem yeridir. Tüm tanımları gözler önüne serildiğinde !! Doğrudan itibarları zedelememek niyetiyle söylüyorum ki. Sınırları kendisine fayda sağlayamayacak kadar daha daha nicelerini böylesine bünyesine dolduran şu dünya da !! İnsanların, insanlığın kendilerine sağlam hizmet vermeleri, sağlam hizmet görmeleri ancak Asıl, asil bir yönetim sistemiyle mümkün olabilirliğine inanıyorum.

•••Evet, insan uzun hayat çizgisini kendi eliyle çizse de. Tamamen geçerli olanlardan ibret alsa da. Tekrarlamışlara dikkat etmiş olsa da. Zavallılıklar la uğraşmaktan bıksa da. Harabeye dönmekten usanmasa da. Acıtanlar, ısıranlar, tepenler ve yaralayanlar için tedbir almasa da !! Gene de kendilerini değersizliklerin oluş , bulunuş ve vaatlerine bırakamazlar. Çünkü sonunda hayat planlarını suya düşürecek kadar ileri gitmek sorumsuzluktur.

Çünkü insanları hayata iş başı yaptıran sorumluluk ve inisiyatiflerini yerinde kullana bilmeleridir. Oysaki köylüm Yusuf Çopur a O zaman ben Yavuz Yurt 17 yaşın da olduğum halde; dünyayı tanımam, heves ve hayalim den dolayı, görmek, bilmek arzum dan dolayı Madem ki Almanya ya çalışmaya gidiyorsun. Git Liman kenti Hamburg'a, gir bir kuru yük gemisine, şilebe. Hem para kazanırsın hem de gittiğin ülkelerin liman şehirlerini görürsün diye sadece kendi hayalimi söylerken. Aslın da paylaşımcı oldum ki. İşte bu kadar. Meğer daha fazlasının tutacağını bilseydim !! Manhattan'daki Birleşmiş Milletler Binasını benim için gör derdim de. Bir umut ifade eden o haline. O Tophane Rıhtımındaki baş komiserin inisiyatifi olumlu olarak geçemeyince.

Orada kaldı Çöplülü Yusuf Çopurun hikayesi. Geçti gitti transatlantiği. Adeta Batı Yakasının Hikayesi de dahil tüm hikayelere saygı duyuyorum dercesine. Sonrasın da ise bitmedi elbette onca yoksunlukları. Yusuf Çopurun mesajı şu dur herkese : Ekmeğini yiyip suyunu içtiğiniz, havasını soluduğunuz yerlere o denli saygılı olunuz ki !! Sizin olanları hak edesiniz diye söylemesi neden olma sın ki !! Hem de kendi yoksunlukları bitmediği hâl de. Sırf Amerika'ya ilk adımının hatırına. (Yavuz Yurt).

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.