Bütün bu yazdıklarımı bir pedagog olarak değil mesleğinde 30 yılı devirmiş bir matematik öğretmeninin kaleminden çıkanlar olarak değerlendirmenizi dilerim kıymetli okurlar; bu yazılanlar uzman görüşleri değil, öğretmenlik hayatım boyunca karşılaştığım ve edindiğim tecrübelerdir.

Çocuklar için eğitimin ne derecede önemli olduğunu anlatmaya gerek yok. Öyle ki anne ve babaya çocuğu için ne istediği sorulsa sağlık ve mutluluğun ardından iyi bir eğitim alması diye cevaplar birçok ebeveyn bu soruyu. Çocuklarının iyi bir eğitim alması için sınavlardan önce Bakırköy’deki Zuhuratbaba Türbesi, Eyüp’teki Eyüp Sultan Türbesi, Şanlıurfa’daki Hacı Kerim Türbesi ve daha birçoklarının önünde dua eden anne babalar da bu amaçla oralara ziyaretlerini gerçekleştiriyorlar. Kazanacağı okul, çocuğun alacağı eğitim açısından önem arz ediyor fakat yanılgıya düşmememiz gereken bir nokta var ki eğitim sadece okulda olmuyor; hatta eğitim sözcüğünün Türk Dil Kurumundaki anlamına baktığımızda şöyle bir ifade karşılıyor bizi “Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya dışında, doğrudan veya dolaylı yardım etme.” Tanımın okul içindeki kısmı Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan programlar dahilinde karşılanıyor zaten fazlasıyla, ancak okul dışındaki kısmına gelince çocuk için oldukça önem arz eden eğitim sürecinde atlanmaması gereken önemli bir basamak bulunuyor: Ailede eğitim.

Ailede eğitim en az çocuğun okulda alacağı eğitim kadar önemlidir çünkü çocuk henüz okul sıralarına oturmamışken evdeki koltuk sırası, anne- babası ilk öğretmenleri, kardeşleri sınıf arkadaşları, evin koridorları ise okul bahçesidir onun için. Dolayısıyla çocuğun hayatındaki ilk eğitimde bu çevrede gerçekleşir, yani okula giderken evden cebine koyup götürdükleridir aileden aldığı eğitim. Peki durum bu kadar önemliyken ailede eğitim nelere odaklanır, içeriğinde neler vardır? Ailede verilecek eğitim her çocuğa ve ailenin yapısına göre değişmekle birlikte bazı ortak özellikler barındırabilir. Ailede eğitim kavramı okulda verilecek eğitim kadar farklı disiplinler üzerine değil daha çok çocuğun davranış ve tutumları ile alakalıdır, hani hepimizin üniversitede aldığı giriş derslerinin kodu 101 olurdu ya, işte öyle denebilir ailede eğitim için de: Hayat Bilgisi 101. Ailede eğitim süresince çocuğun tutum ve davranışları üzerine yoğunlaşılması önemlidir; çocuğun doğduğu günden okula adımını atacağı ilk ana kadar çevresi yalnızca ailesinden oluşur, dolayısıyla tutum ve davranışları da gördükleri ile şekillenir, anne ve babasından gördüklerini doğru kabul eder ve uygular; çocuğun tutum ve davranışları hakkında eğitim vermenin en iyi yolu kendi tutumumuzu değiştirmektir. Yine konuşma tarzı ve hitap etme biçimleri de birçok çocuğun ailesinde öğrendiklerindendir, bu konuların eğitiminde çocuk anne ve babasını örnek almaktan geri durmaz; onların birbirlerine karşı olan hitaplarına, dışarıya söylemlerine bakar ve bunları kendisi de uygular. Bu sebeple, ailede eğitim süresince ebeveynlerin hitap ve konuşmalarına dikkat etmesi çocuğun eğitimine yarar sağlayacaktır. Ailede eğitimin asla es geçilmemesi gereken bir özelliği vardır ki o da şudur: Eğitim süreci saygı ve sevgiye dayandırılmalıdır. Çocuk, ailedeki eğitiminden eksik kalan kısımları daha geç de olsa bir şekilde telafi edebilir ancak saygı ve sevgiyi ailesinden görmesi ve onlara göstermesi son derece mühimdir çocuk için. Yine ailede çocuğa kazandırılması gereken ve hayatı boyunca faydasını göreceği önemli bir alışkanlık bulunmaktadır: Kitap okuma. Kitap okuma alışkanlığı da aile tarafından kazandırıldığı takdirde çocukta kalıcı olacak, ileriki yıllarda kendisini sosyal medyada verimsiz zaman geçirmekten alıkoyup okuduğu kitaplar ile farklı dünyalara yelken açmasını sağlayacak bir aktivite olacaktır onun için. Bu alışkanlığın kazandırılması için de ailenin çocukla birlikte kitap okuması, günün belirli saatlerinde “okuma saatlerinin” oluşturulması ve bu saatlerde bütün aile bireylerinin kitap okuyor olması veya aile üyelerinden birisinin sesli kitap okurken diğerlerinin de onu dinliyor olması çocuklara okuma alışkanlığının kazandırılması sırasında işe yarayacak yöntemlerdendir. Sesli kitap okuma sayesinde çocuk aynı zamanda diksiyon ve hitabet konularında da kendisine bir şeyler katma imkânı bulur.

Başta konuşmak olmak üzere pek çok şeyi öğrendiğimiz ailemizin eğitimimizdeki yeri oldukça önemlidir; hatta bunun üzerine bazı deneyler yapılmıştır. Örneğin bunlardan bazıları ‘dil yoksunluğu deneyleridir’. Aileleri tarafından büyütülmeyen, toplumdan izole edilmiş bebeklerin hangi dili konuşacaklarının merak edilmesi üzerine yapılan bu deneylerden en eski Herodot tarafından bize aktarılan milattan önce 600’lü yıllarda Mısır firavunu I.Psantik tarafından gerçekleştiriliyor. Bu deneyde ailelerinden alınan 2 bebek bir çobana veriliyor ve Psantik tarafından çobanın çocuklar ile konuşması kesinlikle yasaklanıyor, çocukların kendi arasında hangi dili konuşacakları gözleniyor ve çocukların kendi aralarında bir dil geliştirdikleri görülüyor. Yine bu deneylerden bir diğeri 13.yüzyılda Roma-Germen İmparatoru II.Friedrich tarafından gerçekleştiriliyor, bu deneyde de ailelerinden alınan bebekler bir odada büyütülmeye başlanıyor ancak onlarla ilgilenen bakıcıların bebekler ile konuşmaları yasaklanıyor ve sadece bebeklerin yeme, uyku, tuvalet gibi ihtiyaçlarıyla ilgilenmelerine izin veriliyor. Bu deneyi bize aktaran Salimbene deneyin sonucunda bebeklerin hangi dili konuştukları hakkında bilgi vermiyor ancak bu deneyin ne kadar zalimce olduğundan bahsediyor. Bir diğer deneyde Babür Kralı Ekber Şah tarafından gerçekleştiriliyor; bu deneyde ise bebekler dilsiz bakıcılara veriliyor ve onlar tarafından büyütülüyor, bunun sonucunda çocukların hiçbir dili konuşamadıkları görülüyor. Dil yoksunluğu deneyleri de dil öğreniminde toplum ve ailenin varlığını bir kez daha vurgulayan deneyler arasında yer alıyor.

Sonuç olarak, eğitimde ailenin önemi oldukça fazla. Bu süreç her ailenin kendi dinamiği ve çocuğun özelliklerine göre değişiklik gösterse de mutlaka geçilmesi gereken bir aşama. Konu ile ilgili yardıma ihtiyaç duyduğunuz noktalarda uzmanlardan bilgi alabilirsiniz. Yalnız bu süreçte yapılmaması gereken birtakım hatalar da bulunuyor. Çocuğun yaşı ve potansiyelinin üzerinde eğitim ve bilgi vermeye çalışmak çocuğun kendisini özgüvensiz ve yetersiz hissetmesine sebep olabilir bunun yerine çocuğu anlamaya ve tanımaya çalışmak kişisel eğitim sürecinin tasarlanabilmesi için daha faydalı olacaktır. Ayrıca çocuğu çok fazla özgür bırakmak, ufak da olsa sorumluluk vermemek yine yapılmamalıdır, ailede eğitimin en önemli aşamalarından birisi de sorumluluk bilincinin aşılanmasıdır.

NİHAT HALUK UĞRAŞ

ALACA HALK EĞİTİMİ MERKEZİ

KURUM MÜDÜRÜ

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.