ey içimde dolaşan sızı

gençliğimin hırsızı...

Dik duran,soran,sorgulayan ve başkaldıran gençlerin bu coğrafyada özgür ve düşünen bir nesil istemeyenlerce ortadan kaldırılmak ve dahi yıldırmak için hazırlanan oyunun perde perde sahnelenmesidir.

Evet, bir nesli alıp götüren

Gencecik hayatları bitiren

Bir devir ve o devrin kaybolan nesli

12 eylülün hafızlardan silinmeyen dramı

...

sizin parkalarınız vardı

bizim bağrı açık mintanlarımız

sıcaktı döşünüz bağrınız

biz üvey evlattık

üşürdü her yanımız...

toprak sahada top oynardı

suya sabuna dokunmayan millilerimiz

size ardına kadar açıktı kapılar

biz hep dışarıda kalırdık

neden/siz

evinden,köyünden

kopup gelmiş Türk gençliği

aslında garibandık hepimiz

ve aynı mahallenin çocukları

birimiz bir sokakta ölürdü

öteki sokakta diğerimiz

bir sizden

bir bizden asardı

adaletli devlet babamız!

zaman aynı zaman

aynı oyun sergileniyor

formaları değiştirip

şimdi yeşil sahada millilerimiz

hatta halı döşeli dört bir yanımız

tribünlerde yoksul halk

ve

bizim evlatlarımız

...

çin, bildiğimiz kızıl çin

kıyım devam etmekte

moskof aynı moskof

hâlâ kin gütmekte

kapital aynı kapital

Müslüman'ı Müslüman'a kırdırmakta

değişir mi yahudinin zihniyeti

her yana ateş atmakta

hiçbir şey değişmedi dünden bu güne

sadece üç beş kuruş sahibi oldu

kullanılan fukaralarımız!

zalim gücüne güç kattı

mazlum yine mazlum

yirmi birinci yüzyılda

değişmedi kaderimiz...

...

12 Eylül 1980 askerî darbesinin gerekçeleri arasında ülkede yaygınlaşan siyasi cinayetler, ve 6 Eylül günü Konya'da Necmettin Erbakan önderliğinde yapılan ve darbe liderlerinin şerîat amaçlı bir kalkışma girişimi olarak nitelediği Kudüs Mitingi gösterildi. Konya mitingi olarak da bilinen bu mitingde topluluk İstiklal Marşı sırasında yerlere oturmuş ve İstiklal Marşını yuhalamıştır. miting sırasında sürekli şeriat çağrısı yapılmış, miting devleti protestoya dönüşmüştür. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 22 Mart 1980'de ilk turunu yaptığı Cumhurbaşkanlığı seçimini, 114 tur oylama yaptığı halde darbe gününe kadar sonuçlandırmayarak, halkta demokratik yollarla ülkenin düzlüğe çıkamayacağı inancına yol açtı.

12 Eylül öncesi dönemin son Başbakanı Süleyman Demirel'in "70 sente muhtacız" sözü ile özetlenen dış ticaret açığındaki artış ve döviz darboğazı; işsizlik, kıtlık ve işyeri anlaşmazlıkları ile beraber ekonomik sebepleri oluşturur.

Aynı zamanda 1980'lere doğru tüm dünyada neoliberal bir ekonomik dönüşüm yaşanmaktaydı. Neoliberal reformları uygulayabilmek için toplumsal muhalefetin olmaması ve baskı ortamı gerekliydi. Amerika Birleşik Devletleri neoliberal politikaları hızlandırabilmek için dünyanın çeşitli ülkelerinde sağ hükümetleri işbaşına geçirmek için askerî darbeleri desteklemekteydi. O dönemde Türkiye'de yükselen bir toplumsal muhalefet özellikle işçi ve öğrenci hareketleriyle kendini göstermekteydi. Fabrikalarda grevler artmıştı.

12 Eylül öncesi ülkede ciddi bir güvenlik sorunu da vardı. Üniversiteler değişik siyasi görüşler tarafından art arda basılır ve öğrencilerin üniversiteyi boykot etmeleri için baskı uygulardı. Darbe gününden bir gün önceki gazeteler Eskişehir'de kahvenin tarandığını ve bir kişinin öldüğünü, Ankara'da ev basan teröristlerin 2 kişiyi öldürdüğünü, Mersin'de sinema kuyruğunun tarandığını ve 4 kişinin öldüğünü, İstanbul, Gaziantep ve Malatya'da 1'er kişinin öldürüldüğünü yazar

NATO güney kanadının en önemli üyelerinden olan Türkiye'nin siyasi ve ekonomik iktidarsızlığı özellikle ABD tarafından gözleniyordu. 1979 yılında meydana gelen İran İslam Devrimi, ardından aynı yıl içinde Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesi üzerine Türkiye'nin ABD politikaları için istikrarlı hale gelmesi önem kazandı.

...

O dönemde hem solcusu hem ülkücüsü ideallerini savunmuştur.

Lakin ideallerini savunmayanlar ise bu işten nemalanmıştır ve günümüzde

mal- mülk makam-iktidar sahibi olmuşlardır

"Davalar yiğitlerin omuzlarında yükselir,korkaklar ise davalardan nemalanır"

Şimdi ise dinci- laik oyunu ve kürt - türk oyunu oynanmaktadır.

Bugün ırk, mezhep, din meselelerinde oyuna gençlerin ebeveynleridir.

Biyolojik olarak olmasa da manevi olarak aynı yoldalar..

Bir çok bedel ödeyen toplum ve o dönemin çocukları (bizler) uzun süre siyasete ve ülke meselelerine yabancı kaldık.Bunun sebebi ise korkunun verdiği bir çekingenlik ve getirilen yasaklardı.

1980 darbesi bugün hala acısını ve yakıcılığını korurken herşeyin müsebbibi gibi önümüze çıkmaya devam ediyor... seksen darbesi yalnızca darbeyi yaşayanları değil, geride kalan hayatların; özellikle 80 kuşağı üzerinde büyük bir etki yarattı...

Kıyısından, köşesinden bulaşmış, veya o süreci en derinden yaşamış ailelerin çocukları ya uzak durmayı tercih etti yada o davanın peşinden gitme yürekliliği gösterdi... Bu sadece 80 kuşağının sorunu değildi elbette; acı çekmiş aileler çocuklarını politikadan/siyasetten ‘uzak tutma’ ihtiyacı duyarak hareket etti ve topluma ‘yabancı’ bireyler yetiştirdi...

70'lerin son kısmında, 80'lerin başında doğan türkiye cumhuriyeti vatandaşları. sokağa çıkmanın yasak olduğu, karanlık bir dönemin çocukları. 90'larda çocuk olmak dediğimizde, hep abi, abla olmak geldi akıllarına. zor günler geçiren ebeveynlerinin stres altında büyüttükleri, geneli asabi çocuklar. şimdi en az 25-30 yaşındalar ve bir çoğu hiç çocuk olmadılar.

Belleklerde yerini hala koruyan bu can yakıcı süreçle yüzleşmeye devam ediyoruz.

Arap Kurt

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.