Gülce
Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir dilber kalesinin burcunda
Vazgeçilmez belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Kaldım parmaklarımın ucunda
Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir gamzelik rüzgar yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Başım döner, beynim bulanır
El etmez
Gel etmez
Gözleri bir ret, bir davet
Gülce uzak uzak dolanır
Mecaz değil
Maraz değil
Gülce semavi bir afet
Uçurumun kenarındayım Hızır
Gülce bir beyaz sihir
Canıma bedel bir haz
Nar ve nurdan bir zehir
Gülce Araf`ta infaz
Bir tek bakışıyla suyum ısınır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ben fakir
En hakir
Bin taksir
Cahil cesaretimi alem tanır
Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzden
Dabbetülarzdan
Deccal`dan, yedi düvelden
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce`den
Ödüm patlıyor Gülce`ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum
Ömer Lütfü Mete
...
Sonra dedim ki; her canlının kalbi var,kalbimde ağrı.
bu gün dünden daha soğuk!
ben üşürüm,üşür bende insanlık.
en çok;canı cehennemlikler tadını çıkarır bu dünyanın.
...
Nedir diye bana sorsalar
'İki garip zümrüt taşı" derim
Bir kül yığınında gözlerin! ..
(Sedat Ümran)
Şiirden anlayan adamlara bir Nuh tufanı
Gemisi inşa etmeliyim hediye olarak,
Hüzün ağaçlarının
Gövdesinden yapmalıyım gemiyi,
Tüm karanlıklar çöktüğünde
Gömüldükçe sulara mecburi ikametgahlar,
Onlar gökyüzünün
Mavisini yakalamaya yükselsinler…
(Lütfi Kireçci)
...
Layya
artık ölüm benim içime konmuş
umut etmem artık öleceğimi
kar yağar dizlerim yatağım donmuş
bilmezdim ürperip güleceğimi
neylersin yüreğim güle dokunmuş
can gülüm hülyalar ve seni sevmek
ve söyleyememek ağlatır beni
konuşma dillerin alevlenecek
kar dolu bir göğe al yatır beni
kar altında aşklar karınca böcek
(Sıtkı Canay)
...
Yıldız kayması
daha dün gibi
nasılda gülüyordun
ışık saçarak
bil ki yokluğun
ömrümü karartıyor
her gün her gece
kendiliğinden
düşer mi yıldız
bir sebep olmalıydı
(Arap kurt)
Sen Yoksun
Girerim-çıkarım, gözüm yoldadır,
Gezenler ortada ama sen yoksun.
Tohum ekenekte, meyve daldadır,
Düzenler ortada ama sen yoksun…
Yanıktır, yüreği kokar evimin,
Yorgundur, sıvası akar evimin,
Kapısı dağlara bakar evimin,
Hâzânlar ortada ama sen yoksun…
Umut kovalayıp hayâl kurmaktan,
Dalga dalga kıyılara vurmaktan,
Yorgun düştüm yokluğunu sarmaktan,
Kızanlar ortada ama sen yoksun…
Muhatap yok, bölüşemem kozumu,
Annem bile beğenmiyor pozumu,
Takvim silkeliyor ince tozumu,
Tozanlar ortada ama sen yoksun…
Urbam buruş buruş, kunduram çamur,
Ölüdür kürkünü soyduran samur,
Kaç kez çiçek açtı koca ıhlamur,
Sezenler ortada ama sen yoksun…
Vakit düz ikindi bacalar tüter,
Gece olur ishak kuşları öter,
Ne acı azalır, ne hasret biter,
Yazanlar ortada ama sen yoksun…
Bir türlü kırılmaz bu sen zinciri,
Kim takar bu bilek kesen zinciri?
Hayatım bir garip desen zinciri
Çizenler ortada ama sen yoksun…
Rüzgâr kapı kapı gezer evleri,
Şehri basar Kaf Dağı'nın devleri,
Aşmak çok zor aşk yolunda şevleri,
Çözenler ortada ama sen yoksun…
(Bahaeddin KARAKOÇ )
Yoktur...
Mecnûn Leylâ için boşa dolanmış,
Çölün Aşk’tan öte serâbı yoktur!
Bülbülün ününe anca gül varır,
Nâdânın sohbeti, irâbı yoktur!
“Hû” dedikten sonra, dile ne lüzûm?
Vird’in lisânı yok.. Arab’ı yoktur!
Yâr elinden rebâb olanda gönül
Ağyârin çalmaya mızrâbı yoktur!
Dervişân cemâli anda gördüler,
Hâl bu ki; Cemâl’in mihrâbı yoktur!
Su görmüş her nesne sarmaz çamura!
Destinin ayrıca turâbı yoktur!
Âlem boşa hemhâl olur zemînle:
Bilseler zemînden harâbı yoktur!
Sevgili..! Sûretin ilmi sendedir!
Vicâhî olmazsan…
Gıyâbî yoktur…!
(Barış Doğan)
Mara
bilmemek bilmekten iyidir
düşünmeden yaşayalım
mâra
günü ve saatleri ne yapacaksın
senelerin bile ehemmiyeti yoktur
seni ne tanıdığım günleri hatırlarım
ne seneleri
yalnız seni hatırlarım
ki benim gibi bir insansın
tanımamak tanımaktan iyidir
seni bir kere tanıdıktan sonra
yaşamak acısını da tanıdım
bu acıyı beraber tadalım
mâra
başım omzunda iken sayıkladığıma bakma
beni istediğin yere götür
ikimiz de ne uykudayız
ne uyanık
(Asaf Halet Çelebi)
...
Alaca Karanlık
Hüseyin ovayı sis mi bürümüş
naçar güvercine bulutlar ağlar
siyah saçlarıma aklar yürümüş
garip yolculara yurt olur dağlar
bozkırın ortası bir yeşil vaha
beklerim şafağı çok var mı daha
ömrü olanlar ki erer sabaha
büyüdükçe büyür dert olur dağlar
Alaca karanlık ay üşür gece
nazlı yârin sözü gider mi güce
bu gönül elinden vay halim nice
yaralı yiğide sırt olur dağlar
tararken zülfünü düşürme yere
onulmaz belalar gelirmiş ser’e
feryat çığlıkları yıksa bin kere
eğilip bükülmez mert olur dağlar
aşarım da ben bu dağı aşarım
yollar çatallaşır düzde şaşarım
çile dolu kabım sığmaz taşarım
yol vermez sulara bent olur dağlar
Alaca yolları bükülür gider
ardından yüreğim sökülür gider
gözyaşı güllere dökülür gider
sevdanın emsali aht olur dağlar
(Alacageceler) 26.11.2008
(günbatımı düşleri...sy.33)
(sözden dizeye çorum şiiri...sy.446)
Arap Kurt
Ve sonra dedim ki; Allah'ım bizi de affet,sevmek suçundan yargılanıyoruz ...
SEYİT 5 Yıl Önce
Allah afv ve mağfiret eylesin Ömer Lütfi Mete şiirini kırk yıl önce okumuştum