Kategoriler

ALACA LİDER

BUGÜN BAYRAM MI?

Sabah ezanı okunurken kalktım. Çocukluktan kalma alışkanlık işte… Bayram sabahları erken kalkılırdı; evde ilk kalkan ben olmak, ayrı bir mutluluktu. Yeni kıyafetlerin kokusu hâlâ burnumda. Ütü izleriyle kolalanmış gömlekler, ayakkabıya sürülen o keskin kokulu boya, ortası bol cevizli kırk kat baklava, annemin tencere tencere yaptığı sarmalar… Şimdi hepsi bir hatıra sandığımda duruyor sanki. Üstü hafifçe tozlanmış ve eskimeye yüz tutmuş.
Telefonuma baktım, bir sürü mesaj gelmiş:
“Bayramın kutlu olsun!”
Resimlerle, emojilerle süslenmiş, kopyala-yapıştır cümleler… Ne bir isim, ne bir hâl hatır soran… Oysa bir zamanlar kapılar çalınırdı. İnsan eli sıkılırdı, göz göze gelinirdi. Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpülürdü. Şeker uzatılırken yüzlere bir hoş gülümseme konardı. Bayramların ruhu vardı. Çünkü insanlarda ruh vardı, mutluluk vardı, sevinç vardı… Her şeyden önce, heves vardı.
Şimdi?
Şimdi insandaki ruh çekilince; mutluluk, sevinç, heves, gülümseme… Kalmadı.
Kalanı da hızlıca tüketmek üzereyiz.
Artık kimse kimsenin kapısını çalmıyor. Geçen bayram, çocuklara harçlık vermek için ceplerimi doldurmuştum ama zile basan olmadı. Ne kırmızı kurdeleli kızlar, ne ceketinin cebine elini sokup bozuk para çıkaran utangaç erkek çocuklar… Hepsi yok oldular. Yerlerini sensizlik ve sessizlik almıştı.
De ki büyüklerin suçu, de ki gençliğin tercihi…
Camdan baktım, sokak bomboş. Eskiden bayram sabahı sokakta bayramlaşan amcalar, bastonuyla yürüyen dedeler olurdu ya da hızla bir yerlere yetişen birileri olurdu, hiç olmazsa… Şimdi sokaklar sessiz ve yalnız.
Her şey dijital oldu. Hatta kurbanlar bile dijital; satın alınarak kesiliyor. Sana gelen mesajda “Kurbanınız kesilmiş ve gerekli yerlere ulaştırılmıştır” notu yazıyor.
Her şey hızlı, yüzeysel, ruhsuz, mutsuz.
“Kendim mi değiştim, zaman mı?” diye sordum içimden.
Belki ikisi de…
Bir fincan çay aldım elime. Radyoda eski bir şarkı çalıyordu. Zeki Müren söylüyordu usulca:
“Bayram sabahı gibi şen gönlüm…”
İçimde bir şey sızladı.
Gözlerim doldu.
Bugün bayramdı, evet.
Ama sadece takvimlerde.
Ben hâlâ o eski bayramları arıyordum.
Belki biraz da kaybettiğim çocukluğumu…
Fincanımdaki çayın bittiğini fark ederek ayrıldığım pencereme, inşallah seneye oturmak dileğimle…
Hayırlı bayramlar.

Yorumlar