Kategoriler

ALACA LİDER

MATEMATİK BENİM İÇİN BİR DİLDİR

Kimi için rakamlar yalnızca sınavlarda karşımıza çıkan soğuk sembollerdir. Kimileri için de sadece sembollerdir. Kimine göreyse denklemler, hayatı zorlaştıran ve karmaşıklaştıran gereksiz uğraşlardır.
Ama benim için matematik... Bir dildir. Hem de en evrenselinden. Sevgimi, sevincimi, üzüntümü, mutluluğumu, aşkımı… anlatabildiğim yalın bir dildir.
Nasıl ki bir dili öğrenirken harfleri tanırsınız, kelimeleri bir araya getirir, cümleler kurarsınız; matematikte de sayılarla başlar, işlemleri tanır, sonra mantığın romanını yazmaya başlarsınız. Öyle bir yazmadır ki anlamak isteyen, kalbi bir olan ya da sizinle aynı dili konuşan anlar.
Matematikte bir denklem, tıpkı bir cümle gibi anlam taşır. Parantezler virgül gibidir; dikkatle yerleştirilmesi gerekir. Bağlaçlar kilit gibidir: Ya birleştirir ya da ayrıştırır. Denklem çözerken yapılan bir hata, tıpkı bir yazım yanlışında olduğu gibi, özne ve yüklemin yerinde kullanılmamasıyla tüm anlamı altüst edebilir.
Matematik bana hayatı kelimelerle değil de sembollerle anlatmayı öğretti. Yazacağım uzun bir Türkçe cümleyi üç sembolle anlatmayı öğretti. Duygularımı değil belki, ama düşüncelerimi en net hâliyle, kesin bir şekilde ifade etmeyi öğretti. Kısacası, her şeyi öğretti...
Çünkü edebiyatta lafı süslemek varken, matematikte lafı süslemek, dolandırmak yoktur; kesinlik vardır, netlik vardır. Bir insanın olması gerektiği gibi. "Belki" demez; "ya öyledir ya değildir." Sadece bir kelime. Bu yüzden matematiği öğrendikçe konuşmayı da yeniden öğrendim. Yaşamı öğrendikçe, "hayat var" dedim kendimce. Ve kendimce bir hayat çizdim, semboller oldukça.
Matematik hayatı, hayat matematiği anlattı.
Matematik, hayat ancak; hayat ise matematik...
Cümlelerini kurmaya yardımcı oldu.
Bir dilin işlenmiş şiiri varsa, matematiğin de sembollerle estetiği vardır. Bir teoremin ispatı, bazen bir şiir kadar zarif olabilir. Bir geometrik şeklin içindeki oranlar, tıpkı bir melodideki ahenk gibidir. Bu ahenk, ayrılmaz parçalar gibi nakış nakış işlenmiştir. Ve bazı formüller vardır ki onları gördüğünüzde, bir ressamın tablosuna bakmış gibi hissedersiniz. Tablodaki resmin içine girdiğinizde, iç dünyasında sembolleştirilmiş hâline varırsınız.
O hâlde, matematikte de sanat vardır. Ama onun malzemesi akıl, tuvali mantıktır. Önemli olan, onu görebilmektir; görünce de çözebilmektir.
Matematik aynı zamanda, kelimelerle semboller arasında sessiz bir anlaşma gibidir. Birinin varlığı, ötekinin varlığını; birinin yokluğu, ötekinin yok oluşunu anlatır.
Örneğin, bir ülkeden diğerine geçtiğinizde dil değişir; ama bir üçgenin iç açıları hâlâ 180 derecedir. Dil bilmeseniz de el kol hareketleriyle oluşturduğunuz sembollerle konuşur, anlaşırsınız; vesselam işinizi halledersiniz. Hindistan'da da öyledir, Finlandiya'da da.
Bu yüzden matematik dili evrenseldir. İki bilim insanı, farklı anadillere sahip olabilir; ama bir formülün diliyle kusursuzca anlaşabilir.
Ben bu aşkı sevdim, bu dili sevdim. Hatalarımda yüzüme ışık tuttuğu, doğrularımı onayladığı, düşünceme biçim kattığı için.
Ve öğrendim ki; bazen kendini anlatmanın en yalın yolu bir sözcük değil, bir denklem olabilir.
Çünkü bazen "a + b = c" kadar sade bir cümleye ihtiyaç duyar insan.
İnsan bir çember misalidir; çembere attığın ilk noktayla doğumu çizmeye başlarsın, her bir nokta yaşamı, tamamladığındaki son nokta da ölümü tanımlar.
Kalın matematikle, yaşayın matematikle.
Matematiği bir de şiirle tanımlayarak bitirelim:

Matematik
Bir sayı düştü gönlümün tam ortasına,
Bir denklem kuruldu sessiz hatıra.
X bir soru oldu, ben ise bilinmeyen,
Hayat bir işlemken, cevabı sen misin, neden?
Topladım yılları, eksilttim sancıyı,
Çarptım umutları, böldüm kaygıyı.
Kalan hep sen oldun modülde gizlice,
İşlem önceliği senin gülüşünde.
Bir geometri vardı hep bakışlarında,
Açı, açı eğildim tam anlamlarında.
Dik üçgen kadar net, daire kadar sonsuz,
Öklid bile çözemez bu iç içe duygusuzluğu.
Bir parabol gibi yükselir düşlerim,
Teğet geçer kimi zaman özlemlerim.
Asimptot gibi yaklaşırım yüreğine,
Ama hiçbir zaman değemem derinine.
Matris, matris anılar sıralanmış zihnimde,
Determinantı yok artık bu sevginin dilimde.
İntegralini alsam ne fayda,
Sen türev olup kaybolmuşsun arada.
Bir sabit sayı gibi yalnızlık içimde,
Sonsuza uzanırız belki denklemler içinde.
Ama bazen çözüm yok, bazen sonuç boş,
Matematik gibi hayat da biraz yokuş.
Sonuç ne olursa olsun bu işlemin sonunda,
Bir denklem bıraktın kalbimin ucunda.
Çözümsüz sandım, belki de öyleydi,
Ama her adımda yine sen çıktı denklemde.

Yorumlar