Alacalı kadınlar yöresel yemeklere sahip çıkıyor
banner135

Küçükkeşlik Köyü'nde Esma Samut, arkadaşlarıyla birlikte Çorum’a özgü hamur işi yemeklerini anlattı. 
‘Otlu bükmece-Yanıç’ ve ‘Katmer’ tarifleri veren Samut ve akrabaları, imece usulü ile nasıl mutfak hazırlığı yaptıklarını gösterdi. Esma Samut ayrıca ailesinin Dersim sürgünü olduğunu belirterek “Dilimiz olan Kürtçeyi unuttuk ama inancımızı yaşıyor, cem yapıyoruz” dedi.
Esma Samut ve iki akrabası ile Küçükkeşlik köyündeki evlerinin avlusunda sac fırını etrafında toplanarak, ‘Otlu Bükmece’ bir diğer adıyla ‘Yanıç’ ekmeğinin yapılışını anlattı.
Hamurlarını sabah erkenden hazırlayan kadınlar, odunları ateşe verdikten sonra oklava ile ekmeklerini açmaya başlıyor.
Ekibin en genci olan Esma Samut, aslen Çorumlu olmadığını, ailesinin Dersim Katliamı sebebiyle zorunlu göçe tabi tutulduğunu anlattı. Samut, babaannesinin, 6 çocuğuyla birlikte Ovacık’tan Çorum’a geldiğini belirterek “Sonraki yıllarda babaannem, amcalarım, eniştelerim Dersim’e gidip geldi. En son amca çocuklarım, babaannem vefat edince gidilmedi. Gençler de İstanbul’a taşınmışlar. Bizler ise Dersim’i hiç bilmeyiz. Yani Dersim’le bütün bağımız koptu. Babamlar 7-8 yaşındayken Çorum’a gelmişler. Ardından burada evlilik yapmışlar. Bizler doğma büyüme buralıyız ama Dersim’e de hiç gidemedik” dedi.
Çorum’a zorunlu göçle birlikte ailesinin kültürel değişime uğradığını da anlatan Esma Samut, anadilleri olan Kürtçeyi konuşamadıklarını ancak inançlarını yaşayabildiklerini aktardı. Köylerinde cem yaptıklarını da söyleyen Samut, aileden ocakzade olduklarına da işaret etti.

ÇORUM KLASİĞİ: OTLU BÜKMECE

Esma Samut, “Çorum mutfağının vazgeçilmezi” diye anılan Otlu Bükmece hakkında bilgi verdi. Samut, taş fırın üzerine kurdukları sac ile tüm ekmeklerini pişirdiklerini belirterek şu bilgileri paylaştı:
“Normal bir hamur yoğurduktan sonra doğal yollarla çıkan ‘Karagöz’ isimli otu tarlalarda toplayıp hazırlıyoruz. Şehirlerde bu ot satın alınabilir. Bu otu ayrıca 10 gün kadar buzdolabında tutup tüketebilirsiniz.
Karagöz otunu açtığımız hamurun arasına koyup etrafını iyice bastırıp kapatıyoruz. Ardından sacın üzerine pişmeye bırakıyoruz. Bu işin püf noktası ise kullanılan tereyağı ve zeytinyağı. Bu ekmek Çorumlular tarafından o kadar çok sevilir ki şehirlerde de artık yapılmaya başlandı. O nedenle ben de bu yaşıma kadar hiç yufka ekmeksiz kalmadım.”

“DOKTORUM, KÖYDE YAŞAMAM GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ”

Perihan Samut ise ‘karagöz’ adlı yeşilliğin hamur içerisine konulduktan sonraki aşamasında devreye giriyor.
Doğal taş ile örülmüş sac fırınının başında oturan Perihan Samut, Tüm ekmekleri odun ateşinde pişiriyor. 1 sene bayatlamayan sac ekmeği ürettiklerini söyleyen Samut, pandemi öncesinde Ankara’da yaşadığını belirterek “Geçmişte köye sadece yazları gelirdik. Salgınla birlikte köyün de değerini anladık. Ayrıca astım hastasıyım. Doktoruma da köyde bulunduğum sürede hiç ilaç kullanmadığımı ilettim. Doktor da burada yaşamam gerektiğini söyledi. Artık hastalık bitse de kışın iki aylığına şehre döneriz. Burada bostan ekip, kışlık ekmeğimizi yapma olanağımız da var” şeklinde konuştu.

“ARTIK SUYUMUZ DA DEĞİRMENİMİZ DE YOK”

Ekibin üçüncü çalışanı Cevahir Samut ise Katmer’in hazırlanış sürecini anlattı. Samut, katmerin içerisine tereyağını gezdirdikten sonra tercihe göre haşhaş ya da ceviz eklendiği bilgisini verdi. Cevahir Samut, lezzetli bir Katmer için hamura biraz süt ve çok az miktarda tuz ile şeker eklediklerini de söyledi. Tüm evlerin ekmek ihtiyacını toplu halde yaptıklarını anlatan Cevahir Samut, her evin Katmer ve Yanıç ihtiyacının 1 saat sürdüğünü anlattı.
Ekibin en deneyimli ismi olan Cevahir Samut, kullanılan unu artık kendilerinin üretemediğini söyleyerek hamurunu açarken şunları anlattı:
“Önceden tarladan çıkarttığımız ekinleri götürüp değirmene öğütürdük. Yani unu tümüyle kendimiz yapıyorduk ama şimdi ekini fabrikaya götürüp bırakıyoruz. Ardından unumuzu alıp köye dönüyoruz. O eski değirmenler bitti. Geçmişte su değirmenlerimiz vardı. Artık suyumuz da yok. Köyde su da kurudu. Eskiden tarlalarımızı rahatlıkla eker sulardık. Artık evlerimize dahi su bulamıyoruz. Sabah 8’de sular geliyor 10’da ise kapanıyor. Yakınımızda Ethem Sarısülük’ün köyüne ise 3 günde bir su veriliyor.”

www.yaylahaber.com.tr

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.