Yazıma başlamadan önce belirtmem gerekirse, kendi meselesini memleket veya dünyanın sorunu olarak görmek büyük bir yanılgıdır. Sonra kendisinin de sebep olduğu yani içinde bulunduğu bir sorunun çözümünü başkalarından beklemek ise nemelazımcılıktır. Tabiri caizse!

Elbette hepimizi veya büyük çoğunluğu ilgilendiren sorunlar vardır.

Bunların başında kaybolan insanlık ve dünya üzerinde yaşayan bütün insanların maruz kaldığı zülüm ve yaşama sevinçlerinin ellerinden alınarak bu âlemin cehenneme çevrilmesidir.

Eğitim, sağlık, adalet, can ve mal güvenliği hatta yaşamın devamı için gıda temini gibi şeyler, ülkeleri yönetenlerin vatandaşlarına vermekle yükümlü olduğu görevleridir.

Dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu durum hepimizin malumudur, başta kuraklık olmak üzere, salgın hastalıkların (virüs) çoğalması dünyayı yönetenlerin ( üst akıl) insanı deneme tahtası yapıp kobay gibi kullanmasıdır. Bunu da meydana getirdikleri algı ve etrafa yaydıkları korku ile yapıyorlar.

Temel insan haklarının ihlali ve birlikte yaşadığımız diğer varlıkların hiçe sayılmasına kısaca değindikten sonra gelelim kendimize... Kendime geldikten sonra bize de geleceğim inşallah sonraki haftalarda, aylarda ve yıllarda.

Bir yılın daha sonuna geldik, bu günlerde geçim sıkıntısı ve işsizliğe çözüm aranmakta, çalışan nüfus ve emeklilerin yaşamını idame ettirebileceği yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret beklenmektedir. Yeni ekonomik sistem ve bütçe görüşmelerine de başlanmıştır. Hak edenin hakkını ve emeğinin karşılığını alması en büyük dileğimdir.

Bir başka memleket meselesi ise 7 yıl aradan sonra toplanan eğitim şurası ve tavsiye niteliğinde alınan kararlardır. Benim en çok dikkatimi çeken ise yeni atanan öğretmen (çömez) - uzman öğretmen - başöğretmen gibi öğretmen çeşitlemesidir. (bölücülük)

Başöğretmen vasfı Mustafa Kemal Atatürk'e aittir ki, o kısma gireceklerin dikkat etmesi lazım, sosyal medya ortamında dediğim gibi bu uzman öğretmen ve baş öğretmen sınavları mülakat ile ve sendika referansıyla olmaz umarım, aksi takdirde şube müdürleri, okul müdürleri ve yardımcılarında olduğu gibi ( yandaş, yetersiz bilgisiz ve beceriksiz) bir kesim oluşmaz inşallah diyorum, ispiyoncu işbirlikçi ve eğitim öğretimden ziyade siyasete ve siyasetçilere oy deposu, malzeme olmazlar demekten başka yapacak bir şey yok.

Not: ----- işini layıkıyla yapanlar ve alın terinin emeğinin, bilgi ve becerisinin ekmeğini yiyenler bu gruplara dahil değildir ---

Ezcümle; arabayla çıktığım zaman çarşıya evimden uzak bir mesafeye park etmem veya geri dönüp evime 100 metre mesafeye park etmek zorunda kalmam, bisikletimin renginden dolayı sürücülerin boğa gibi üstüme üstüme gelmesi, ocağın üzerinde çaydanlığı unutmam memleket meselesi değildir... vesselâm

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.