Kar Şiiri

Karın yağdığını görünce

Kar tutan toprağı anlayacaksın

Toprakta bir karış karı görünce

Kar içinde yanan karı anlayacaksın

Allah kar gibi gökten yağınca

Karlar sıcak, sıcak saçlarına değince

Başını önüne eğince

Benim bu şiirimi anlayacaksın

Bu adam o adam gelip gider

Senin ellerinde rüyam gelip gider

Her affın içinde bir intikam gelir gider

Bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın

Ben bu şiiri yazdım aşık çeşidi

Öyle kar yağdı ki elim üşüdü

Ruhum seni düşününce ışıdı

Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın

(Sezai Karakoç)

...

DÜĞÜN VE KAR

Sıcak aydınlık bir düğün kederi

yoğun karla, ıssız geceyle uyuştu

bizi kapıdan geçirmişlerdi

küçük kız, genç kadın yalnız

herkes içerde kaldı

sokak boyunca ikimiz

benim göğsümde kar, senin dizlerinde

beyaz tiftikten atkınla öyle

yürüdük

herkes orda kaldı

üveydiler mi ya da kış günü

keyiflere, sıcak odalara bağlı

kar yükseliyordu ayaklarımız

ince bedenimize ağır

donuyorduk

yokuş boyunca usul

kanatlı kapının önünde durunca

sarıldık, ağladık

öyle dingin öyle yumuşak

ince ipekten

gülümser hüzünlü

çılgın çekingen

en uzak uçları birleştirerek

öyle de onurlu durmak

ölüm seninle benim aramda

aşılmaz bir duvar ördü

ertesi karlarda geceleyin

bir başıma acıyla büyülü

hasretle dağlanarak

yürüdüm

(Gülten Akın)

....

Kar

Kardır yağan üstümüze geceden,

Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,

Ormanın uğultusuyla birlikte

Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte

Kar yağıyor üstümüze inceden

Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,

Unutulmuş güzel şarkılar için

Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan

Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan

Sesin nerde kaldı? Kar içindesin!

Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!

Uyandırmayın beni uyanamam.

Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,

Allah aşkına, gök, deniz aşkına

Yağsın kar üstümüze buram, buram

Buğulandıkça yüzü her aynanın

Beyaz dokusunda bu saf rüyanın

Göğe uzanır -tek, tenha- bir kamış

Sırf unutmak için, unutmak ey kış!

Büyük yalnızlığını dünyanın.

(Ahmet Muhip Dıranas)

...

Kar ve Ben

I

Esiyor tane, tane yine beyaz bir rüzgâr.

Söyleyin hangi kuşun kanatları yolundu?

Yine hangi ağaçtan döküldü bu yapraklar?

Yağan beyaz bir sükût, bir mahşerdir sanki kar!

Bir hicret sevdasıdır ruhumu sardı yine.

Ruhum gibi pervasız yoldaşlar da bulundu.

Ruhum karıştı gitti bu kar tanelerine;

şimdi yağan kar değil, ruhumdur kar yerine.

II

Semadan yere kadar bütün gördüklerinden

Usanç duyan gözlerim bir şeyde karar kıldı,

Bembeyaz bir güvercin kanadına takıldı.

Ben ne gurup bilirim, ne gece bilirim ben,

Uçuyor gönlüm beyaz bir sükût sevincinde;

Bir kadın gördüm ki ben beyaz güller içinde.

Ruhuma bağışladı bu kadın servetini.

Ne bir yara var artık, ne bir leke ruhumda;

O şimdi rüyasının denizinde bir ada.

Bir sevgili sahibi olmak saadetini

Kim bilir benim kadar… ben et kemik yığını

Duydum beyaz bir nehrin içimde aktığını.

(Cahit Sıtkı Tarancı)

....

Kar adamlar

bu gün

yarin

kardan adamlar gelecek

sessiz

sakin

ve kaderine razı olarak

adam olamayanlar

adamlık öğrenecek

endişe etmeyin

çakılı kalmayacaklar

oldukları yerde

yani

yerinizi daraltmayacaklar

gezmeyecekler

ayak altında

burunlarını sokmayacaklar

işlerinize

vakit gelince

hepsi birer, birer gidecek

su olup

engin denizlere

(Arap Kurt )

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.